Evet sevgili Üstadımız! Biz kendimize bakıyoruz, Risale-i Nur'a muhatap olamıyoruz. Buna rağmen, ihtiyaç şiddetlendikçe Hâlık-ı Rahîm'in merhametli tecellilerini müşahede ediyoruz. Kalb-i Üstad parlak bir âyine, bir mazhar, bir ma'kes; lisan-ı Üstad âlî bir mübelliğ, bir muallim, bir mürşid; hal-i Üstad tecessüm etmiş en güzel bir örnek, bir numune, bir misal oluyor. Tavaif-i beşerin ihtiyaçları yazılıyor, gösteriliyor.
En büyük şer olanlara ehvenüşşer diyerek zulümlerine ortak vahşi kanunlarına destekçi olan dindarlar özellikle Nurcular…
________________
Çünkü
وَ لَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى
Yani "Birisinin hatasıyla, başkası veya akrabası hatakâr olmaz; cezaya müstahak olmaz." olan düstur‑u irade-i İlahiyeye karşı, bu zamanda
اِنَّ الْاِنْسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ
sırrıyla şedit bir zulüm ile mukabele eder. Tarafgirlik hissiyle, bir caninin hatasıyla, değil yalnız akrabasına belki taraftarlarına dahi adâvet eder. Elinden gelse zulmeder. Elinde hüküm varsa bir adamın hatasıyla bir köye bomba atar. Halbuki bir masumun hakkı, yüz cani için feda edilmez; onların yüzünden ona zulmedilmez.