Toplum olarak bazı genellemelerin kurbanıyız. Ne mi bunlar? Mesela hırçın, kavgacı bir çocuk bize ailenin de böyle olduğunu hissettirebilir. Ya da abisi/ablası uyumlu bir çocuğun ebeveyni ‘bu niye böyle abisi/ablası hiç böyle değildi’ diyerek yakınabilir. İki çocuğu kıyaslar, aynı anne babadan diye aynı olmasını isteriz. Olamaz!
Çünkü mizaçları farklıdır. Ne demişler ‘beş parmağın beşi de bir değil’ değil mi? İşte bu yüzden kimse istediğimiz kalıba uyum sağlayamaz. Su bile döküldüğü kabın şeklini alır ama su olduğu gerçeği değişmez. Buz da olsa sudur, buhar da olsa sudur.
.
Kitap 6 ana bölümden oluşuyor ve 6. bölümü gereğinden fazla uzun, sıkıcı buldum. Burç yorumu okur gibi hissettim. Ebeveynlik kitaplarının bu kadar kalıp cümlelerle yazılmasını sevmiyorum. Bunun dışında rahatsız eden bir şey yoktu. Aksine faydalı bulduğum yerler çok oldu. En azından artık çocuğum aşırılık yaptığında ‘mizacı böyle’ diyebileceğim.
.
Çok güzel bir soru vardı kitapta bunu sizlerle de paylaşmak isterim.
‘Bir bardağı duvara atınca ne olur?’
Cevabımız aslında bizim tutumumuz. Yanlış tutuma sahip olduğumu bu sorudan sonra anladım.
Herkese tavsiye edemem kitabı çünkü ben konu ile ilgili kitapları sevdiğim halde mizaç türleri bölümünde sıkıldım. Bu yüzden ilgilisinin bilgisine diyorum :)
.
Mutlu günler.