Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Envâr-ül Aşıkîn

Ahmed Bican Yazıcıoğlu

Envâr-ül Aşıkîn Gönderileri

Envâr-ül Aşıkîn kitaplarını, Envâr-ül Aşıkîn sözleri ve alıntılarını, Envâr-ül Aşıkîn yazarlarını, Envâr-ül Aşıkîn yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mûfessirler şöyle derler: — Hak taâla Yûsuf Süresi için (Kıssaların en gü­zeli) buyurmuştur. Onun için Yûsuf (A.S)'a. bazan vus­lat, bazan mihnet, bazan rahat, bazan vefâ, bazan da cefâ erişti. Önce kul, sonunda ise pâdişâh oldu. Bu itibarla o, kıssaların en güzeli oldu. Güzelliğinden dolayı habse girdi. Güzel ahlâkından dolayı da tahta oturdu.
Nakledildiğine göre Yûsuf (A.S.) babasına: — Ey babacığım! Benîm için ne çok ağladın. Bu­nu sen bilirdin ki Ahirette benimle buluşurdun, dedi. Yakûb (A.S.): — Ey Yûsuf! Dünyâ’dan imansız gidersin de Ahirette bulaşamayız diye ağlardım, dedi.
Reklam
Nakledildiğine göre Hak taâla Yakûb (A.S.)’a: — Ey Yakûb! Yûsuf'u senden niçin ayırdığımı biliyor musun? buyurdu. Yakûb (A.S.): — Yok, bilmiyorum ya Rabbi! dedi. Hak taâla şöyle buyurdu: — Senin sözünle ayırdım. Kardeşleri: «Kıra gide­lim, Yûsuf’u bize ver» dedikleri zaman sen: «Kurt yer diye korkuyorum» dedin. Kurt’dan korktun, bana ümid bağlamadın. Eğer bana ümid bağlasan Yûsuf’u ve Bünyâmin’i ölseler dahi, bir araya getirirdim ve gözlerini gene sana verirdim.
Cebrâil (A.S.) geldi ve: — Ey Yakûb! Sana ne oldu? dedi. Durmadan Yû­suf için ağlıyorsun. Hak taâla sana selâm söyler ve şöyle buyurur: — Seni gözlerinden eden bir kimseyi anarsın. Fa­kat sana, gören göz vereni anmazsın. Eğer üçyüz defa Yûsuf desen, bir kerre cevâb vermez. Şayet bir defa «Ey Allahım!» deseydin ben on sefer cevab verirdim ve Yusuf'u da sana getirirdim.
Hz. Câbir (R.A.) — Allah taâla İbrâhim (A.S.)’ı üç şeyden dolayı Halil eyledi, der. 1. Fakirlere ve konuklara yemek yedirdiği 2. Selâm verdiği 3. Gece namazı kıldığı için.
Dehhâk (R.A.) şöyle der: — Adem (A.S.)’ın zamanında bütün ağaçların yemi­şi var idi. Denizlerin suyu tatlı idi. Aslan öküze, kurt da koyuna düşman gözü ile bakmazlardı. Ne zaman ki Kâbil Habili öldürdü, yeryüzünde zelzele oldu. Bazı ağaçlar yemiş vermez oldu. Denizlerin suyu acı oldu. Hayvanlar birbirlerine düşmân oldular.
Reklam
İbni Abbâs (R.A.) şöyle der: Arşın sağında nurdan ırmaklar vardır. Yedi kat gök ve yer kadar büyüktür. Cebrail (A.S.) her sabah ona girer, çıkar. Nuru üzerinde nur, güzelliği üzerinde güzellik meydana gelir. O ırmaktan çıkar, silkinir. Dökü­len her damlasından bu melek yaratılır. O meleklerden yetmişbini hergün Kâbeye gelirler ve Kâbeyi tavâf eder­ ler. Kıyâmete kadar, tavaf etmek için, onlara sıra gel­mez.
Senin Aşkınla...
Nakledildiğine göre H.z. Şuayb Hak Teala'nın aşkından ve şevkinden 300 yıl ağladı. Öyle ki yüzyıl ağlıyor ve gözlerini kaybediyordu. Böylece tam üç kez gözlerini kaybetti ve Cenab'ı Hak yine gözlerini ona verdi. Hz. Şuayb şöyle dedi: Ey Rabbim senin izzetin ve celaline yemin ederim ki eğer seninle benim aramda bir deniz olsaydı, aşkımın ve şevkimin ateşinden o deniz kururdu. Allah Teala, Şuayb'a (a.s.) şöyle buyurdu: Ne için ağlıyorsun? Eğer cennet istiyorsan vereyim, cehennemden korkuyorsan emin kılayım. H.z. Şuayb (a s) şöyle dedi: Ya Rabbi ne cennet istediğim ne cehennemden korktuğum için ağlıyorum. Velakin ya Rabbi sana olan aşk ve iştiyakımdan ağlıyorum. Yüce Allah şöyle buyurdu: Ey Şuayb! Sen beni ne denli seviyorsan, ben de seni o derece seviyorum. Bunun sonucunda kelim'im olan Musa' ya (a.s) 10 yıl senin koyunlarını güttürürüm. Begavî, tefsirinde şöyle demiştir: Hak Teala Şuayb'a (a.s.) şöyle buyurdu benim şanım hakkı için, sana cennette ak inciden bir saray hazırladım. Dışından içi, içinden dışı görünür. O saray arşın karşısındadır, onun kapısı benim cemalimi seyre/likâma açılar ve sana ebediyen kapanmaz.
Sayfa 123Kitabı okudu
Aklın nûru rûhânidir. Makamı gönüldedir. Sırrın yanında bulunur. Meyli devamlı yüceyedir. Fakat aklın kendiliğinden yü­ceye meyli yoktur. Zaman olur dünyâya döner, zaman olur Ahirete yönelir.
İmam Gazâlî (Allahın rahmeti üzerine olsun) şöyle demiştir: Allaha kavuşmaktan başka yerde kurtuluş yok­tur. Muhabbet ve marifet ancak sevgiliyi zikretmekle hâsıl olur. Muhabbet, mânevi lezzet içinde yok olmak­ tır. Marifet ise hayret içinde müşâhede etmektir.
1.000 öğeden 951 ile 960 arasındakiler gösteriliyor.