Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erkekliğin Türkiye Halleri

Güler Okman Fişek

Erkekliğin Türkiye Halleri Gönderileri

Erkekliğin Türkiye Halleri kitaplarını, Erkekliğin Türkiye Halleri sözleri ve alıntılarını, Erkekliğin Türkiye Halleri yazarlarını, Erkekliğin Türkiye Halleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye'de gelecek beklentileriyle ilgili çalışmaların bir kısmı gençler üzerinde yoğunlaşıyor. Bu konuda Gazi Üniversitesi'nin 2003 yılında yaptığı bir araştırma, üniversite gençliğinin % 14,7'sinin gelecekten "az umutlu" olduğunu ve % 75 gibi büyük bir çoğunluğun yurtdışına gitmeyi hedeflediğini gösteriyor.
Çeşitli veriler çocuk emeğinin oranları konusunda farklı rakamlar sunsa da, 6-14 yaş arasındaki çocukların hatırı sayılır bir kesiminin çeşitli vesilelerle çalıştıkları tartışma götürmez. Kamu kurumlarının yaptıkları araştırmalara göre bu yaş grubuna dahil 11,9 milyon çocuktan 1,07 milyonu çalışmakta (Acar, 2010). Dayıoğlu'na (2006) göre resmi tahminler, 6-17 yaş arasındaki çocuklarda çalışma oranı % 10,2 civarında. Kırsal alanlarda çocuk emeğinin şehirlere göre çok daha yaygın kullanıldığı da aynı araştırmaların sonuçları arasında yer alıyor. Buna göre kırsal alanda çocukların işgücüne katılma oranı % 14,9 iken, şehirlerde bu oran sadece % 3,6.
Sayfa 53
Reklam
Dinnerstein'a göre (1976) anne çocuğa bakan tek figür olduğundan anne-çocuk ilişkisi ikircikli bir yapıya bürünür. Erkek çocuk için anne, bir yandan tüm ihtiyaçları karşılayan, her şeye gücü yeten bir figür olarak algılanırken; diğer yandan boğucu, kontrolcü bir figüre dönüşür. Bu ikircikli yapı, erkek çocuğun annesinden uzaklaşmak için babasına yönelmesini, annesiyle kurduğu ikircikli bağı bastırmasını doğurur. Dinnerstein, bastırılan korkunun, öfkenin, çelişkinin günlük deneyimlerde etkisini koruduğunu ve erkeklerde kadınları kontrol etme, kadınlar üzerine baskı uygulama ihtiyacını doğurduğunu, böylece toplumsal cinsiyet eşitsizliğini desteklediğini öne sürer
Türkiye'de sosyal yapı içinde erkek çocuk sahibi olmak bir anne için ailede güç ve hiyerarşik üstünlük kazanmak anlamına geliyor (Delaney, 1991; Kandiyoti, 1994). Erkek çocuk, kadınlar için gücün, doğurganlığın bir kanıtı sayılıyor ve gelecek için bir güvence anlamına gelebiliyor. Bunun yanısıra, eş ilişkilerine önem atfedilmezken anneliğin yüceltilmesi, anne ve erkek çocuk arasındaki irtibata daha güçlü bir nitelik kazandırıyor. Türkiye'de anne ve erkek çocuklar arasındaki ilişkiler, bu sosyal tutum ve yargılar bağlamında şekilleniyor.
Sayfa 47
Her ne kadar kontrol ve sevginin birlikte işleyebildiği vurgulansa da, baba-oğul ilişkisi daha çok çatışma, duygusal mesafe ve yoksunluk içeren bir ilişki olarak ortaya çıkıyor.
Türkiye'de, özellikle baba-çocuk ilişkisine odaklanan az sayıda çalışma olsa da hem bu çalışmaların hem de genel olarak aile yapısını inceleyen çalışmaların sonuçlarına göre, Türkiye' de baba olmak çocuklar üzerinde otoriteyi ve disiplini korumak adına hem duygusal hem de fiziksel olarak belirli bir mesafede durmayı ve çocuklarla ilişkide paylaşımdan ve açıklıktan kaçınmayı gerektiriyor.
Sayfa 45
Reklam
Türkiye' deki aile sisteminde çocuğa yönelik tutumlar incelendiğinde korumacılık, kontrol, riayet ve sadakat temalarının ön plana çıktığı ve çocukların bireysel hareketlerinin hoş karşılanmadığı görülüyor (Fişek, 1982; İmamoğlu, 1991). Ebeveynlik pratiklerinde ise aileye bağlılık, sadakat, öfke göstermekten kaçınma özellikleri vurgulanıyor (Sunar, 2002; Sunar ve Fişek, 2005).
Sayfa 45
Hiyerarşi kavramını iki alt boyut üzerinden değerlendirmek anlamlı olacak: Bunlardan birincisi "Kontrol Hiyerarşisi" olup, aile içi hiyerarşik yapıda ebeveynin ve özellikle babanın diğer aile bireyleri üzerindeki egemen konumunu ifade ediyor. Bu boyuta göre baba ya da anne, yani üst kuşak emreder, kısıtlar, yasaklar, ödüllendirir ve çocuk buna uymakla yükümlüdür. Diğeri ise "Bakım Hiyerarşisi"dir ve aile içi hiyerarşik yapıda ebeveynin, diğer aile bireylerine karşı yükümlülüklerini ifade eder, şefkat, koruma, kollama, ilgi gibi tavırları ve çocuğun iyi hissetmesine yardım eden davranışları anlatır
Köy kökenli ve ataerkil yapıdaki ailelerde, çocukların aileye olan ekonomik ve sosyal faydalarına odaklanılıyor. Örneğin, çocuk sayısının fazla olması, aileye gelecek maddi katkının daha fazla olacağı anlamına geldiği için çok çocuk sahibi olmak az çocuğa göre daha tercih edilir oluyor. Ya da erkek çocuk kız çocuğa göre daha değerlidir; çünkü ileriki yaşlarda kız çocuk evlenip aileden ayrılsa bile oğul her zaman babasının yanında kalıyor ve bir süre sonra evin ekonomik sorumluluğunu ve ebeveynlerinin bakımını üstlenebiliyor. Ayrıca, erkek çocuk, aileyi gelecekte toplum içinde temsil eden, soyun devamlılığını sağlayan kişi olarak görüldüğü için de değeri daha fazla. Dolayısıyla, çocukların aileden bağımsız, kararlarını kendi başlarına veren özer.k birer birey olmalarını özendirmek bir yana, engellenmeye çalışılıyor. Bu amaçla da çocuklar, daha önce de belirtildiği gibi, ebeveynlerinin kontrolcü-katı disiplini ve itaat beklentisiyle yetiştiriliyor.
Kağıtçıbaşı (1996, 2002) Batı'nın tümüyle bağımsız aile yapısı ile geleneksel Türkiye'deki tamamen karşılıklı bağımlılıklara dayalı aile yapısının entegrasyonunu öneren bir aile değişim modeli ortaya koyuyor. Bu modele göre, Türkiye' deki günümüz ailelerinde, aile bireylerinin birbirlerine olan ekonomik ve sosyal bağımlılıkları azalıp yok olmaya yüz tutsalar da psikolojik ve duygusal bağımlılıklar eşit ya da artan bir şekilde devam ediyor.
Sayfa 40
85 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.