Ülkü obasında yeşeren tohum, yiğitler yiğidi Erşad'ın çocukluktan kağanlığına kadar geçen süreç; oldukça anlaşılır, akıcı ve merakı dinç tutan bir dille kaleme alınmıştır.
Her sayfası özellikle son demleri yoğun duygularla okunmasına rağmen bir çırpıda okunabilecek nitelikte.
Siz kitabı bıraksanız da o sizi bırakmıyor, bitirene kadar uğraştırıyor.
Aynı zamanda kitapta Türk'ün varlığına zarar verecek konulara da değinilmiş
Örneğin; kültürel yozlaşma, gelenek göreneklerimizi korumama, Atalarımızı tanımama... -"Oğuz Kağan" dediğimiz zaman o kim dercesine yüzümüze bakan bir neslin gelemesinden korkarım.- s.88
Erşad'ın Kızılelmasının "Doğu Türkistan" olması da mânidar bir ayrıntı idi. Çin'in uyguladığı zulmün esiri olan Uygur Türklerinin ve kanayan yaramız Doğu Türkistan'ın varlığı da göz ardı edilmemiş.
Ruhu şad'lığa ulaşan şehitlerimiz de unutulmamıştır.
Ruhi Kılıçkırandan Dursun Önkuzu'ya kadar...
Bir kez daha analım: Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun!
"Cenkler sadece pusat ile kazanılmaz. Kalem ile kazanılır. Pusatla zafer kapılarını açarız. Ama kalemle o zaferi daim kılarız." s.77
Özetle, kalemle kazanılan bir zafer daha: Erşad/Türk Çağı.
Nizam-ı alem için çalışanların meclisinde daima var olma umuduyla.
İyi okumalar...