Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Es-Siyasetü'l-Medeniyye veya Mebadi ül-Mevcudat

Farabi

Es-Siyasetü'l-Medeniyye veya Mebadi ül-Mevcudat Gönderileri

Es-Siyasetü'l-Medeniyye veya Mebadi ül-Mevcudat kitaplarını, Es-Siyasetü'l-Medeniyye veya Mebadi ül-Mevcudat sözleri ve alıntılarını, Es-Siyasetü'l-Medeniyye veya Mebadi ül-Mevcudat yazarlarını, Es-Siyasetü'l-Medeniyye veya Mebadi ül-Mevcudat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çokluk içinde “Bir”lik
Hepsi aynı türden mutluluğu amaç edindiği halde, dinleri farklı olan birçok Erdemli ulus ve şehir bulunabilir. Çünkü din, söz konusu şeylerin Ya da onların hayallerinin nefslerdeki (resm) leridir.
Sayfa 100Kitabı okudu
Biz insanın doğrudan doğruya ya kendisini ya timsalini ya suya düşen görüntüsünü ya da suya ve diğer yansıtıcı nesnelere düşen timsalinin görüntüsünü görürüz. Onu doğrudan doğruya görmemiz aklın, varlıkların ilk ilkelerini mutluluk ve benzeri şeyleri tasavvur etmesine; onu veya timsalini suda görmemiz ise hayal etmeye benzer çünkü onu veya onun timsalini aynada görmemiz onun bir görüntüsünü (taklit) görmemiz demektir.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Hastalar arasında hastalıklarını bilmeyen, üstelik kendilerini sağlıklı sananlar, hekimin sözünü dinlemezlerse: nefsce hasta olanlar arasında da hastalığını bilmeyen, kendilerini Erdemli ve sağlıklı sananlar asla kılavuzun, öğreticinin ve düzelticinin sözüne kulak vermezler. Bunların nefsleri madde düzeyinde (heyulani) kalır, maddeden bağımsız kalınca yetkinlik kazanamaz, hatta madde yok olunca onlar da yok olur.
Tıpkı bedence ateşli hastalığa yakalananların tat alma duyuları bozulduğundan, acımsı şeylerden haz duymaları ve tatlı şeylerden hoşlanmamaları gibi, nefsce hasta olanlar da hayal güçleri bozulduğundan kötü alışkanlıklardan zevk alırlar.
Herhangi bir iş konusunda öyle yüksek yaratılışlar vardır ki, bunlar, onların yatkın oldukları şeylerle eğitilmez ve ihmal edilirlerse, zamanla onların sahip oldukları yetenekler yok olur.
Yaratılışların hepsi, hangi amaçla varolmuşlarsa ona göre iradeyle eğitilmeye muhtaçtır.
Reklam
Malzeme oysa yapılcak bi şey var mı:)
Her insan, ilk düşünürleri alma yatkınlığında yaratılmamıştır; çünkü her insan, yaratılış gereği eşit olmayan güçler ve farklı hazırlıklara sahiptir.
Düşünme gücü, mutluluğun bilincine, ancak onu kavramaya idrake çalıştığı zaman varır.
İnsan, mutluluğu kavrayıp bildiği halde onu amaç edinmez, onu arzu etmez veya yeterince istemez, hayatında mutluluktan başka bir şeyi amaç edinir ve bu amaca ulaşmak iÇin bütün güçlerini kullanırsa; ondan ortaya çıkacak her şey bütünüyle kötü olur.
iyi olmak bu kadar kolay işte:))) kjdgsldkf
İradi iyiliğin ortaya çıkmasının bir tek yolu vardır; çünkü insan nefsinin güçleri beştir: nazari düşünme, ameli düşünme, arzu, hayal ve duyum güçleri. Yalnız insanın düşüneceği ve bilincinde olacağı mutluluk, başka hiçbir güçle değil, ancak nazari düşünme gücüyle bilinir. İnsan mutluluğu, faal akıl tarafından kendisine verilmiş olan ilkeleri ve ilk bilgileri kullanmakla bilir. O, mutluluğu bilir, arzu gücüyle onu ister, ameli güçle onu elde etmek için gerekeni yapmayı düşünür ve arzu gücünün araçlarını kullanarak düşünme gücü tarafından ortaya çıkarılmış fiilleri gerçekleştirir ve ondaki duyum ve hayal güçleri mutluluğu kazanması iÇin gerekli fiillere doğru atılımında düşünme gücüne yardımcı olur ve boyun eğer ise bu takdirde, insandan meydana gelen her şey bütünüyle iyi olur. İşte sadece bu yolla iradi iyilik ortaya çıkmış olur.
Reklam
Der Farabi..
Mutluluk, salt iyiliktir. Bu mutluluğun başarılması ve elde edilmesi için yararlı olan her şey iyidir; ancak; bu iyilik, onların özünden değil, mutluluk iÇin yararlı olmalarındandır. Herhangi bir şekilde mutluluğa giden yolu tıkayan Her şey ise salt kötülüktür.
Başkasının varlığı, insan iÇin kendisinde bulunmayan bir iyiliğin ve varlığın sebebi olur.
O, bilinmek için başka varlığa muhtaç değildir.
O, erdemi (fazilet) bilmek için kendi özünün dışında bulunan, yararlanacağı başka bir varlığa muhtaç değildir. Bilinen olması iÇin de kendisini bilen başka bir varlığa muhtaç değildir. O, bilmek ve bilinmek için kendi cevheriyle yeterlidir. Onun kendisini bilmesi cevherinden başka bir şey değildir. Çünkü O, bilen (alim) ve bilinen (malum)dur. Gene o, tek özün (zat) ve tek cevherin bilgisi (ilm)dir.
Farabiye göre; fasık, doğrunun ne olduğunu bilen fakat ona göre hareket etmeyen kişidir. Fasığın aklı maddeden uzaklaşmış ve “bilen varlık” durumuna gelmiştir. İşte Sorumluluk; bu bilmenin sonucudur.
Ölümsüz olmayan “akıllar” mı:)
Bazı Nefislerin, hasta ve maddeye bağlı oldukları ortadadır. Onlar, yok olmaya mahkum vahşi yaratıklar gibidirler. Onların aklı, heyulani seviyede kalır ve bu akıl, ölümsüz değildir.
103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.