Kasırgadan sonra çıkan hafif ve serin bir rüzgar çölün baygın yolcularına ne yaparsa; aylarca süren kuraklıktan sonra gelen bir yağmur kurumaya yüz tutan ekinlere ne yaparsa sen de bana onu yap: Bana yaşamak kudretini, yaşamak cesaretini, yaşamak imkanını ver...
Dünyada kuvvetlinin ve zayıfın, akıllının ve budalanın, faziletli olanın ve sefilin aynı derecede malik oldukları bir hak vardır: Yaşamak hakkı!.. Hiçbir meziyet, hiçbir kuvvet bu hakkı birisinden alıp diğerine vermek salahiyetinde değildir.
- Fakat sevmek için muhakkak birisi mi lazımdır?
- Değil mi?
- Ne münasebet? Sevgi bizi saadete, zevke götürecek bir vasıtaysa diğer birisine ihtiyaç vardır. Fakat muhabbeti böyle adi bir vasıta değil de, büyük ve temiz bir gaye, hatta hayatımızın sebebi olan bir mevcudiyet diye kabul edersek başka birisinin lüzumu yoktur. İnsan tek başına da sevebilir. Böylece hiç kimseye hasredilmeyen bir aşk bütün kainatı içine alabilir. Halbuki bir şahısta toplanabilen ve teskin edilebilen bir aşkın, düşün ne kadar kuvvetsiz ve dar olması lazımdır!
Dünyada kuvvetlinin ve zayıfın, akıllının ve budalanın, faziletli olanın ve sefilin aynı derecede malik oldukları bir hak vardır: Yaşamak hakkı!... Hiçbir meziyet, hiç bir kuvvet bu hakkı birisinden alıp diğerine vermek salahiyetinde değildir...
Aşk muhakkak ki bir hastalık... Aşık olduğumuzu ilk zamanlarda kendimizden bile saklamak istememiz zaten bunun bir hastalık olduğunu gösteriyor... Biz mütemadiyen : Değilim, değilim!... diyoruz. Ve onu ancak, kolumuzu kımıldatamayacak kadar bize hakim olduğu zaman kabul ediyoruz.