Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ekonomik öznelerin amaçla­rına ula§ırken ussal davrandıkları kabul edilirse, bu durumda bu ekonomik öznelerin hile ve güç kullanmaları da tamamen ussal olur. Kısacası, ben­ merkezci ussallıktan özgeci(kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen ) sonuçlar çıkacağını varsaymanın sağlam bir gerekçesi yoktur. Güç ve hileye ba§vuran ekonomik davranı§, i§birliğine dayalı ya da istikrarlı bir toplumsal sistem yaratamaz. Toplumsal sistemin istikrarı, en azından, değerler, amaçlar ve izlenecek i§lemler konusunda belli bir uyla§ım seviyesini tutturmalıdır. Örneğin bir toplumsal sistem, hırsızlık ve hileyi ussal ve me§ru ekonomik eylemlerden saymayan yasal normlar hakkında görü§ birliğine varılmasını gerektirir. Piyasanın istik­rarı, bireysel ekonomik eylemlerin amaçlanmamı§ sonuçlarının bir semeresi olabilir, ama toplumsal istikrar sadece ekonomik denge temeline dayanılarak açıklanamaz. Kısacası, ekonomik eylemi olanaklı kılacak be­lirli bir toplumsal istikrar düzeyine ula§mak için, serbest piyasanın i§leyi­§İne toplumsal ve siyasal müdahalelerde bulunmak zorunludur. Serbest piyasa toplumsal anar§iye yol açar; toplumsal anar§i de, ekonomik giri§i­min i§lemesini zora sokar. Farklı bir biçimde ifade edilirse, serbest piyasa ussallığının topluma maliyeti, benmerkezci bireyciliğe dayalı giri§imcili­ğin sağlayacağı bütün kazançlara ağır basabilir kolayca.
Ne ki kapitalist toplumların tarihsel deneyimine bakılırsa, özel mülk sahipliği sistemindeki hızlı ekonomik büyüme dönemleri, yaşam standartındaki genel yükselişe rağmen, göreli eşitsizliğin arttığı dönem­lerdir.
Reklam
Beğeni kültü­rel e§itsizlikler hiyerar§isinin bir parçasıdır.
Eşitlikle ilgili hakların artmasına duyulan özlemin, savaş döneminin çatışma ve toplumsal huzur­suzluk koşullarında ortaya çıkması tipik bir durumdur.
Başlangıçta Fransız Devrimi'nin, geleneksel aris­toktasiye karşı mülkiyet haklarından yana bir toplumsal hareket olduğu­na kuşku yoktur ve genel eşitlik isteyen sınıfsız bir hareket olarak yorum­lanması olanaksızdır• Her ne kadar Fransız Devrimi siyasal alanla sınırlı kalmışsa da, eşitlikçi bir temelde toplumsal katılımın bir gereği olarak sivil hakların modern temelini sağlamıştır. Modern yurttaşlık anlayışı, siyasal hakları ve toplumsal yükümlülükleri pekiştirmek üzere evrensel normlar ile laik bir değerler sisteminin öne çıkarılmasını ve belli bir eşitlik taahhütünü öngörür. Bu çerçevede toplumsal eşitsizlik, kaçınılmaz ve doğal bir şey olarak görülmekten çıkmıştır artık.
Nietzsche gibi Weber de insanın tarihini, insanın yapıp ettiklerinde §iddet ile hıncın gerçek rolünü maskelemi§ me§rula§tırıcı ideolojilere neden olan, bitmez tükenmez grup içi-grup dı§ı çatı§masının kesintisiz gelgiti olarak görmü§­tür. Din toplumbiliminde Weber dinsel görü§leri, topluluktaki ayrıcalıklı ve ayrıcalıksız toplumsal tabakaların ifadesi olarak değerlendirmi§tir. Ay­rıcalıklı sınıflar bir kurtulu§ öğretisine nadiren gereksinme duyarken, ayrıcalıksız gruplar için din, hem yoksunluklarını telafi ediyordu hem de hınçlarına yüceltici bir ton katıyordu.9) M. Weber, Tlı e Sociology of Religion, Londra, Methuen, ı 966.
Reklam
E§itlikçiliğe bağlılığın ortaya çıkabilmesi için bazı önemli ko§ulların var olması gerekir. Birincisi, (ister mutlak ister göreli olsun) yoksunluktan ciddi §ekilde §ikayet ediliyor olması gerekir. Bu yoksunluk duygusu, toplumsal ko§ulları nesnel bir yoldan deği§tirme isteğiyle birle§mi§ olmalıdır. Dinsel kültler ve millenarist hareketler, göreli
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.