“Biri bayramdı, sanki çocuktu biri. Adam şeker, kadın dil gibiydi. Ruhta taşınan şeyin bir ağırlığı yoktu.”
Bir kadının boş ve bunaltıcı hayattan kendinin de dahil, her şeyin yeniden doğup anlam kazandığı, tasavvufi boyutu olan bir aşkla buluşmasını ve bambaşka bir hayata sıçramasını odağına alan bu roman; muhteşem sevebilen bir kadın ile aşkı kutsayan bir adamın birbirlerindeki yolculuğunu anlatıyor.
“Adamın nefesini tuttuğunu, kalbinin hızla attığını, bakışlarının karanlık olduğunu gördü kadın. Sanki unuttuğu bir şeyi hatırlamaya zorluyordu adam kendini. Onun bu karmaşık hâli kadınını yönlendirme yeteneğinden acizdi.”
Hayat tüm acımasızlığıyla üzerine gelirken aşkını sonuna kadar savunmaya kararlı, yalnız kendini değil, sevgilisini de bu anlamda kendinde büyüleyici bir yolculuğa çıkaran bir kadın, sizin aynanız olabilir mi?
“İçinden konuşma! Seni duyabiliyorum. Çünkü bazıları, bazılarının mahremiyetini bilir. Aşkın hakikati yaptırır bunu.”
