Ahlaki açıdan olgun ve dengeli varlıklar olduğumuz fikri kuşkuculuk, görecilik, nihilizm ve bazen de riyakârlık tarafından her veçhile tartışmaya açılıyor. Çoğumuz da tanrının yok sayıldığı bir dünyada bilim tarafından maskesi düşürülmüş bencil, saldırgan, yararcı kimseler olduğumuz fikrinin verdiği dehşet duygusuyla yaşamaya çalışmakta. Oysa, durum sanıldığı kadar basit olmadığı gibi korkulduğu kadar içinden çıkılmaz da değil. Elinizdeki inceleme, doğum, ölüm, arzu, mutluluk, özgürlük gibi temalar etrafında biçimlenmiş etik tartışmalara yoğunlaşıyor. Bir yandan da, hayatın anlamı üzerine düşünürken, bu nitelikteki tartışmaları koşullayan kavram ve genel kabul dizgesinin ne denli güvenilmez olduğuna dair ufuk açıcı içgörüler sunuyor.
"Belki de bir yasa koyucu olmadan, yasaların da olamayacağını görmemiz gerekiyor." "Belki de, bunun yerine, kendi yasalarımızı kendimiz yapabiliriz."
Etik olgusuna giriş niteliğinde hazırlanmış bu kitapta Blackburn'un, yukarıdaki verdiğim ve sizin de genel haliyle anlayacağınız üzere, etik olgusunu gerek evrensel veya göreceli, iyi veya kötü, olması gereken veya olmaması gereken ilkelerini sunduğu şekliyle tartıp yorumlaması, gerekse de etiğin ve etiğe yönelik farklı görüşleri açıklaması, hazırladığı bu kitapta etiğin kendisi hakkında önemli bilgiler elde etmemizi sağlıyor. Dili hafifçe ağır olmakla beraber okunmalı!
Etik & Simon Blackburn + ● Sosyoloji ve felsefe ders konularından biri olan etik, özellikle günümüzde doğru insan ve değerler konusunda çözüme ulaşma aracı olarak görülmekte. İlkçağ filozoflarından günümüz filozoflarına ve hatta dinsel yargılara göre tartışılan ve düşünceyle daha da büyüyen ideal insan, ideal devlet ve ideal toplum kavramları, gerçek mutluluk paradoksları insanlığa bir çözüm üretmemiş görülebilir. Ancak etik ve onunla sıklıkla kavram eşitliğine giren ahlak olgusu dilimizden düşmemektedir. Böylece ahlaklı insan ya da etik değerlere bağlı birey olma içgüdüsü hep varolmuştur. O halde, hadi okuyun! + ● #etik #simonblackburn #kitap #kitapönerisi #kitapokumakgüzeldir #kitaptavsiyeleri #kitaptavsiyesi #sosyoloji #sosyolojibölümü #felsefe #felsefebölümü #okudumbitti #bookstagram #hadiokuyun #dostkitabevi
Bu kitabı okurken ilk başlarda çok sevdim. Bana farklı bakış açıları vermeyi başardı ve ilk bölüm nerdeyse kusursuzdu. Tabii ki bir giriş kitabı olmasından çok detaylı değil ancak ilgi çekici ve olayların özünde olanlara değinmişti. Giriş bölümünde belirttiği gibi eğlenceli bir haldeydi. Ayrıca konuları uzatıp sıkmıyordu. Vermek istediği verdiği zaman tekrara düşmeden takır takır ilerliyordu.
Ancak ikinci ve üçün bölümlerde işler biraz karıştı. Burlarda Locke,Hume,Kant gibi filozoflardan bahsediyor ve kitabın ilk bölümünde avantaj olan seri bir şekilde anlatımı anlaşılmayı ve algılamayı zorlaştırıyor. Yani yazarın o an üzerinde durduğu bir konu var. Bu konu etrafında dönerken kısaca bu filozofların o konuya nasıl yaklaştığını verip sonuç olarak da konuyu toparlayıp sonrakine geçiyor. Bu arada bu bazen 2-3 sayfa da gerçekleşiyor. Bu olayı anlamak için benim açımdan kısa bir aralık. Bunun yerine bu tarz büyük filozoflara ayrı bölümler ayırsa kitap hacmini büyütse fena olmazmış.
Sonuç olarak kitap bir giriş kitabı olarak gayet yeterli bir kitap. Etiğe dair tartışmalardan içerisinde bolca yer alıyor ve bu etiğe genel bir görüş kazanmak için gayet ideal. Bu yüzden etiğe başlangıç için alınabilir bir kitap ancak son bölümler yüzünden kesinlikle okunmalıdır diyemeyeceğim.
Not : Kitabın bazı kısımlarının açıklamları arka kısımda notlar bölümünde yapılmış. Kitabın içerisinde bir yönlendirme göremedim o yüzden arada arka kısma göz atarsanız daha açıklayıcı olabilir. Ben kitabı bitirdikten sonra fark ettim maalesef :(
Kitabın içeriğine bir göz atacak olursak ilk bölümde etiğin yapılmasını olanaksız kılmaya çalışan 7 farklı görüşe değiniyor ve bu görüşleri bertaraf ediyor. Bunlar :
- Tanrı'nın Ölümü - Görecilik - Bencillik(Egoizm) - Evrimci Kuram - Belirlenmiş ve boşunalık - Mantıkdışı talepler - Yanlış bilinç
Bunlardan sonra ikinci bölümde kürtaj,özgürlükler,hazlar gibi çeşitli konulara değiniyor. Üçüncü ve son bölümde de bu görüşlerin temellendirmelerine değinerek bitiriyor. Bunları kitabın içeriği hakkında fikriniz olması açısından vermek istedim detaylandırırsam kitabın tadı kaçar :))
Etik, dogum ve ölüm gibi çok önemli olaylara yönelik tutumlarımız belirginleştirir. Etik, yaşama ve onu yaşanır kılan şeylere karşı tutumumuzu belirler. İnsan yaşamının iyiye gitmesi için yapılacak şeyleri söyleyerek insan doğası ve insan mutluluğu nosyonlarını kapsar. Etik, arzuyu, özgürlüğü ve yaşamda ihtiyacını duyduğumuz fırsatlar ve güçlere yönelik haklarımı betimler.
Ahlaki açıdan olgun ve dengeli varlıklar olduğumuz fikri kuşkuculuk, görecilik, nihilizm ve bazen de riyakârlık tarafından her veçhile tartışmaya açılıyor. Çoğumuz da tanrının yok sayıldığı bir dünyada bilim tarafından maskesi düşürülmüş bencil, saldırgan, yararcı kimseler olduğumuz fikrinin verdiği dehşet duygusuyla yaşamaya çalışmakta. Oysa, durum sanıldığı kadar basit olmadığı gibi korkulduğu kadar içinden çıkılmaz da değil. Elinizdeki inceleme, doğum, ölüm, arzu, mutluluk, özgürlük gibi temalar etrafında biçimlenmiş etik tartışmalara yoğunlaşıyor. Bir yandan da, hayatın anlamı üzerine düşünürken, bu nitelikteki tartışmaları koşullayan kavram ve genel kabul dizgesinin ne denli güvenilmez olduğuna dair ufuk açıcı içgörüler sunuyor.