Biz Tanrı'nın doğası ya da niteliği hakkında kesinlikle hiçbir şey bilmiyoruz, onun ne olduğunu kavramaya çalıştığımızda karşımıza hepimizin Tanrı olması gerektiği ortaya çıkıyor
Bizim galaksimiz yalnız değildir, belki de evrendeki sonsuzluğa uzanan kümeler arasında en önemsiz galaksilerden birisidir. Bu kümelerin bizim gözümüze bir kuşak ya da bir şerit olarak ya da aşağı yukarı yuvarlak görünmesi bizim farklı ve bireysel olan bakış açılarımızdan kaynaklanan bir durumdur.
Her kim kendisini önyargılardan kurtarırsa ve kendisi hakkında azıcık düşünmeye cesaret ederse, o kişi yasaların yasasını anlama yolunda başarısızlığa uğramayacaktır. Doğanın yasalarının diğer bütün yasalara bağlı olduğu ve bunların hepsinin tek bir elden, İlahi İrade'den ortaya çıktığı sonucuna ulaşırken de başarısızlığa uğrayamaz.
Birisinin kendi ruhunun, başka bir ruhtan daha aşağı olduğunu düşünmesi, mutlak bir imkansızlıktır. Bu düşünce, her yerde hüküm süren kusursuzluk isteği ile beraber kahredici tatminsizlik ve isyan düşüncesinin yoğunluğundandır. Bu maddesel bir şey değildir, bu ruhsal bir şeydir.
İnsan beyninin açıkça "sonsuzluğa" ve bu fikrin hayalini benimsemeye meyli vardır. Bu fikre aklen inanmaya ve bunu umut etmeye tutkulu bir coşkuyla hasret kalınmış gibi görülüyor. Bütün insan ırkının ortak noktası nedir? Bu tabii ki bu ırkın hiçbir bireyinin anormal olarak düşünülmememisidir. Yine de üstün zekalı bir sınıf olabilir, bu kişiler insanlığın önyargıyla yaklaştığı bütün saplantılı karakterleri üzerlerine giyebilirler.
Çocukluğumdan beri başkaları gibi olmadım. Dünyayı diğerlerinin gördüğü gibi görmedim. Tutkularımı ve kederimi, onlarla ortak bir kaynaktan almadım. Yüreğim uyanmadı başkalarının sevinç duyduğu seslerde. Ve sevdiğim herşeyi, yanlız sevdim..