Odasına, bir manastıra girmiş gibi kapanmış ve dünya ile ilişkisini kesmişti. İki yıl süren bu yaşam onu insanlardan iyice uzaklaştırmıştı, farkında olmadan yabanileşmişti; bu süre içinde dışarıda başka bir gürültülü, hareketli, heyecanın ve değişikliğin eksik olmadığı, onu sürekli çağıran ve er geç karışacağı yaşam olduğu hakkında bile gelmemişti. Bu yaşam hakkında elbette bir şeyler duymuş ama onu hiç tanımamış ve araştırmamıştı; çocukluğundan beri kendine has bir tarzda yaşamıştı. Artık bu yaşam tarzının dışına çıkamazdı.
Kimdi bu kadın? Kimin için dua ediyordu? Hangi ümitsiz tutku yüreğini sıkıştırıyordu? Bu tutku neden onu bu kadar yaralıyor, üzüyor ve sıcak, ümitsiz gözyaşları dökmesine neden oluyordu?
"Duygularına hâkim ol ve beni şu anda sevdiğin gibi sevme. Senin için daha kolay olur, için daha rahat, daha huzurlu olur, hem kendini kötü bir düşmandan kurtarır hem de seni seven bir kardeş kazanırsın."