Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ev Yapımı Sihirli Değnek

Şermin Yaşar

Ev Yapımı Sihirli Değnek Gönderileri

Ev Yapımı Sihirli Değnek kitaplarını, Ev Yapımı Sihirli Değnek sözleri ve alıntılarını, Ev Yapımı Sihirli Değnek yazarlarını, Ev Yapımı Sihirli Değnek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yazmak; derdinizi, halinizi, öfkenizi, sıkıntınızı anlatmanın en asil halidir. Kendimizi bu hale alıştıralım. Kağıda, kaleme sığınalım... Çünkü yazmak insanı rahatlatır, yükünü hafifletir. Öfkeni, kederini, sıkıntını ortadan kaldırmaz ama sendeki yoğunluğunu azaltır.
Sayfa 103 - Elma Yayınevi, 2016Kitabı okudu
Bana göre, dünyanın en paha biçilemez zevki “gün doğumunu izlemek”...
Reklam
Lotus çiçeği çamurlu ortamlarda yetişir ama dünyanın en temiz çiçeğidir. Herhangi bir yerine toz konduğunda kendini sallayarak bu tozdan kurtulur, kendini temiz tutar. Dünya kötü diyoruz, hayat berbat, sıkıntılar, dertler, kederler, adaletsizlikler... Bu dünyada yaşanmaz diyoruz. Gittikçe yapışıyor üzerimize dünyanın pisliği, gittikçe daha çok batağa çekiyor bizi. Oysa silkelemek; toz kondurmasak insanlığımıza, temiz tutmaya çalışsak kendimizi, çözeceğiz hayatla olan meselemizi. Bataklıkta çiçek olmak... İnsanın kaderi...
Mutluluk..
Mutluluk denen şeyin bir ömür olduğunu, seni kavrayıp alıp götürdüğünü, sonsuza kadar sürdüğünü, çok büyük, çoook büyük olduğunu sanıyor insanlar. Bu yüzden bekliyorlar, çok bekliyorlar, bazen bir ömür bekliyorlar. Oysa mutluluk denen şey an meselesi. Kısacık anlar, küçük zamanlarda saklı. Bazen yere düşen bir yaprakta, bazen bir dokunuşta, bazen bir bakışta, bir bardak demli çayda, parlayan bir yıldızda, yanan bir mumda, soba üstündeki kestanede, mandalina kokusunda saklı. En önemli şey, bunu fark edebilmek... Bazılarımız fark ediyor ama sonra ne yapacağını bilmiyor. Gördüğü güzellik karşısında sırf ne yapacağını bilmediği için çekip giden insanlarla dolu dünya. Yere düşmüş dal parçaları ile bir yumakla oynar gibi oynayan bir sokak kedisini fark edip bir kenarda ona gözükmeden, ürkütmeden izlemek, bir küçük mutluluktur mesela... Sokakta oynayan iki çocuğun birbirine sarılıp gezdiğini görmek ve onlara uzaktan gülümsemek bir küçük mutluluktur. Eski defterlerine yazdığın küçük notları, eski bir kitabının içinden çıkan taaa lise yıllanndan kalma “imza denemeleri” kâğıdını bulmak bir küçük muduluktur mesela.. Bulduğun anda, gördüğün, fark ettiğin veya hissettiğin anda yakalayıp cebine koyacaksın, orda birikecek, elini cebine sokup şıngır şıngır oynayacaksın küçük mutluluklarla. Sonra ihtiyacın olduğunda, kendini kötü hissettiğinde cebinden çıkartıp kalbine atacaksın bir tane. Hani böyle bir küçük karanfili damağında gezdirir gibi, bir çiçeği koklar gibi... İpek mendillere sarılmış bir avuç badem şekerinin tadına tek tek bakar gibi...
Bir sihirli değnek gelse ve omzuna dokunsa. .. Kalksan oturduğun yerden, hayatı sırtlasan, her şeyi göğüsle-sen... Havasız kalmış ruhunun pencerelerini açıp havalandırsan, içeriye temiz hava, kuş sesleri, kelebekler dolsa, kar beyaz bir tül perde sana doğru havalansa. Yüzünün tüm kederli çizgileri tek tek silinse, hafif bir gülümseme yerleşse dudaklarına, hiç geçmese, hep kalsa öyle. Dünyayı latif bir tebessümle selamlasan her sabah..
Reklam
Bir vazonun kırılması mesele haline gelirken, insanın kırılmasını sıradan görür olduk..
Yoruma bakarmısınız?:)
Ve hayatımızda biz fark etmeden ne çok güzellik açıyor kim bilir, biz hâlâ lalenin derdindeyiz..
Her ikisi birden olamaz mı?
Sor kendine. Senin mutluluğun yolun sonunda mı, yoksa yolculukta mı? Hayat, nerede ineceğimizi kendimizin tayin edemediği uzun bir yolculuk. Mutluluk bir hedef değil. Bu yolculukta hissettiklerin, yaşadıkların, gördüklerin, göremediklerin, merak ettiklerin, söylediklerin, tanıştıkların, duyduklarında mutluluk. Eğer mutluluğu yolun sonuna koyarsak, belki ulaşamadan inebiliriz trenden. Mesele yola çıkmadan önce onu da yanımıza alabilmekte. Mesele, içinde olduğun bu uzun yolculuğun tadını çıkarabilmekte..
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.