Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büyük Patlama ve Sonrası

Evrenin Yazgısı

Trinh Xuan Thuan

Öne Çıkan Evrenin Yazgısı Gönderileri

Öne Çıkan Evrenin Yazgısı kitaplarını, öne çıkan Evrenin Yazgısı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Evrenin Yazgısı yazarlarını, öne çıkan Evrenin Yazgısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güneş merkezli Evren kuramı insanın gururuna sert bir darbe vurdu. İnsan, Evren’deki hegemonik yerini yitiriyordu. Tanrı’nın en sevdiği yarattığı olmaktan çıkıyordu. Evren artık yalnızca onun için yaratılmamıştı.
Dünya yaklaşık olarak 2000 yıl boyunca evrenin merkezini oluşturdu. Polonyalı piskoposluk kurulu üyesi Nicolas Kopernik’in 1543’te göklerin hareketi hakkında başlıklı kitabının yayınlanması, yankıları bugün de devam eden entellektüel bir devrimin başlamasına neden oldu. Kopernik, dünyayı evrenin merkezinden alarak yerine güneşi koydu. Dünya, öteki gezegenler gibi, güneşin çevresine yıllık yolculuğunu yapmak üzere hareket etmeye başladı.
Sayfa 21 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gece karanlıktır, çünkü evrende onu aydınlatacak kadar yıldız ve galaksi yoktur.
Yıldızların kaderi
Bir yıldızın yazgısı, her şeyi yıkan çekim kuvvetinin sıkıştırıcı etkisine dayanma gücüne bağlıdır. Yıldızın hala “yakıtı” varsa, çekim kuvvetine karşı çıkan, merkezindeki çekirdeksel tepkimelerin oluşturduğu ışıma kuvvetidir. "Yakıtı" bittiği anda çekim kuvveti baskın çıkar ve yıldız parçalanır. Güneş'in kütlesinden 1,4 kez daha küçük kütlesi olan bir yıldızda elektronlar aşırı sıkıştırılmaya direnir ve yıldızın parçalanmasını yarıçapı 6.000 km ölçeğine geldiğinde engeller. Beyaz cüceye katılığını kazandıran elektronlardır. Güneş'in kütlesinin 1,4 ila 5 katı arasında kütleye sahip bir yıldız ise, kütlesinin gereğinden fazla olması yüzünden elektronlar gafil avlanır ve yıldız daha çabuk bir parçalanmaya uğrar. Bundan böyle direnç gösterme işini nötronlar yüklenir. Çok sıkıştırılmaya karşı onlar da direnir. Bunlar nötron yıldızının parçalanmasını, yarıçapı 10.000 km ölçeğine geldiğinde durdurur. Yıldız, beş Güneş'in kütlesinden daha büyük bir kütleye sahipse, elektronlar da, nötronlar da çekim kuvvetine dayanamaz. Yıldız parçalanarak kara deliğe dönüşür.
İlke olarak her cisim kara deliğe dönüşebilir. Bunun gerçekleşmesi için, onu belirli bir boyutun altına inecek kadar sıkıştırmak, böylelikle çekim kuvvetinin ışığı dışarı bırakmayacak ölçüde güçlenmesini sağlamak yeterlidir. Dev gibi iki el sizi 10 üzeri -23 santimetreye getirecek kadar sıkıştırsaydı, ki bu atomun bir milyon milyar katı küçüklükte bir hacimdir, siz bile bir kara delik haline gelebilirdiniz. Dünya bir bilye haline gelecek kadar sıkıştırılsaydı kara deliğe dönüşürdü. Buna karşılık kara deliklere ender olarak rastlanır, çünkü cisimleri sıkıştırmak çok güçtür. Atomlarla molekülleri birbirine bağlayan ve bunları kristal ağ olarak düzenleyen elektromanyetik kuvvet, çok aşırı bir sıkıştırmaya var gücüyle karşı koyar. Kara deliklerin ortaya çıkabilmesi için bir yıldızın beş tane Güneş’in kütlesi kadar bir kütleye sahip olması gerekir. O durumda ışık artık dışarı kaçamaz.
Büyülenmiş düşüncelerimizde Evren'in manzarası daha da güzel bir görünüme bürünüyor;gözümüzle gördüklerimiz,Urania'nın bize parmağıyla işte ettiği göklerde sonsuz gecenin içinde sessizce yol alan cansız kütleler değil;onlar yaşamın kendisi,sürekli kaçan,erişilmez ufuklara doğru uyumlu dalgalar halinde akıp giden sınırsız,evrensel,sonsuz yaşamın ta kendisi!Ne görkemli sonuçlar!Hayranlıkla izlenecek ne göz kamaştırıcı varlıklar!Kat edilecek ne eşsiz alanlar!İnsan aklının gerçekleştirdiği bu soylu ve dingin fetihlerde-bize kana ve gözyaşına mal olmamış,bizi Gerçek'in bilgisi,Güzel'in hayranlığı içinde yaşatan fetihlerde hayranlıkla izlenecek ne çok tablo var! Camiler Flammarion
Sayfa 1
Reklam
Kara deliğin uzağında uzay "düz"dür, yani eğri değildir. Kara deliğin içindeyse çekim alanı o kadar güçlüdür ki uzayın eğimi sonsuz değere ulaşır.
Evren’in madde ve enerji içeriğinin envanterini yapmak onun geleceğini öngörmenin yollarından biridir. Ne var ki bu envanteri yapmak çok zordur, çünkü gözle görülmeyen çok sayıda madde vardır. Yıldızlarda ve galaksilerde ışıyan, görülebilir maddenin tümü, Evren’in toplam madde varlığının yalnızca %5’ini oluşturur. Gökfizikçiler, evreni oluşturan maddelerin %25,5’inin kara maddelerden oluştuğunu düşünüyor: %3,5 sıradan kara madde, yani protonlar, nöronlar ve elektronlar ve %22, yapısı hala bilinmeyen egzotik kara madde. Geriye kalan %74’lük bölüm, 1998’de keşfedilen, Evren’in genişlemesinin hızlanmasına yol açan gizemli bir kara enerjiden oluşmuştur. Bugün için, yapılan gözlemler Evren’in “düz” olduğunu gösteriyor. Genişlemesi, sonsuza kadar sürecek bir zamanın sonunda bitecek.
İngiliz William Herschel 1780’li yıllarda gökteki yıldızları farklı yönlerde sayarak Samanyolu’nun biçimini belirlemeye çalışan ilk gökbilimci olmuştur. Şöyle akıl yürütüyordu: Yıldız sayısı gökyüzünün belirli bir yönüne doğru artıyorsa, Samanyolu’nun o yöne doğru uzanıyor olması gerekir. Böylelikle yassıya yakın bir biçim elde etti ki bu doğruydu, ne var ki bu biçimin kenarları düzensizdi, merkezinde de Güneş vardı, buysa yanlıştı.
76 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.