Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büyük Patlama ve Sonrası

Evrenin Yazgısı

Trinh Xuan Thuan

Evrenin Yazgısı Gönderileri

Evrenin Yazgısı kitaplarını, Evrenin Yazgısı sözleri ve alıntılarını, Evrenin Yazgısı yazarlarını, Evrenin Yazgısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evren’in madde ve enerji içeriğinin envanterini yapmak onun geleceğini öngörmenin yollarından biridir. Ne var ki bu envanteri yapmak çok zordur, çünkü gözle görülmeyen çok sayıda madde vardır. Yıldızlarda ve galaksilerde ışıyan, görülebilir maddenin tümü, Evren’in toplam madde varlığının yalnızca %5’ini oluşturur. Gökfizikçiler, evreni oluşturan maddelerin %25,5’inin kara maddelerden oluştuğunu düşünüyor: %3,5 sıradan kara madde, yani protonlar, nöronlar ve elektronlar ve %22, yapısı hala bilinmeyen egzotik kara madde. Geriye kalan %74’lük bölüm, 1998’de keşfedilen, Evren’in genişlemesinin hızlanmasına yol açan gizemli bir kara enerjiden oluşmuştur. Bugün için, yapılan gözlemler Evren’in “düz” olduğunu gösteriyor. Genişlemesi, sonsuza kadar sürecek bir zamanın sonunda bitecek.
Gece karanlıktır, çünkü evrende onu aydınlatacak kadar yıldız ve galaksi yoktur.
Reklam
İngiliz William Herschel 1780’li yıllarda gökteki yıldızları farklı yönlerde sayarak Samanyolu’nun biçimini belirlemeye çalışan ilk gökbilimci olmuştur. Şöyle akıl yürütüyordu: Yıldız sayısı gökyüzünün belirli bir yönüne doğru artıyorsa, Samanyolu’nun o yöne doğru uzanıyor olması gerekir. Böylelikle yassıya yakın bir biçim elde etti ki bu doğruydu, ne var ki bu biçimin kenarları düzensizdi, merkezinde de Güneş vardı, buysa yanlıştı.
Galileo 1632 yılında, “Dünya ile İlgili İki Temel Sistem Hakkında Diyalog” başlıklı ünlü kitabında Evren’in Güneş merkezli olduğunu yüksek sesle ve güçlü biçimde ileri sürdü. Kilise için bu kadarı fazlaydı; onu 1642 yılında ölünceye kadar evinde gözaltında tuttu, kitabını da kara listeye aldı. Din ile bilim arasındaki boşanma gerçekleşmişti.
Güneş merkezli Evren kuramı insanın gururuna sert bir darbe vurdu. İnsan, Evren’deki hegemonik yerini yitiriyordu. Tanrı’nın en sevdiği yarattığı olmaktan çıkıyordu. Evren artık yalnızca onun için yaratılmamıştı.
Çinlilerin evreninde, insanlaştırılmış Tanrı yoktu. Dünya, kutup oluşturan karşılıklı ve dinamik iki gücün, yin ile yang’ın etkileşimiyle ortaya çıkmıştı. Gök, eril güç olan yaratıcı ve güçlü yang’dı. Dünya, dişil ve anaç güç olan yin’di. Yin ile yang sonsuz bir döngü içinde birbirini izliyor, Güneş’in sıcak ve kuru ışığının, yani yang’ın ardından, Ay’ın karanlık, soğuk ve nemli ışığı, yani ying geliyordu.
Reklam
Mısırlıların söylence evreninde ilk okyanus aynı zamanda yaşamın da kaynağıydı. Yaratılan ilk varlık olan Atoum orada yaşıyor, bünyesinde de tüm varoluşun toplamını barındırıyordu; bu varlık daha sonra Güneş-Kral Ra adını aldı. İlk okyanusun üzerinde Geb yüzüyordu ki bu, etrafı dağlarla çevrili yassı bir teker olan Dünya idi. Hava tanrısı Şu tarafından taşınan güzel tanrıça Nout’un bedeni gök kubbeyi oluşturuyordu. Nout’un bedeninde güçlü pırıltılarla ışıldayan mücevherler gezegenleri ve yıldızları oluşturuyordu. Ra gökyüzündeki gün boyu deviniminde gemi ile Nout’un bedenini aşıyor, gece olduğunda da yeraltı sularını kat ederek başladığı noktaya geri dönüyordu.
76 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.