Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Neyin Gerçek ve Neden Önemli Olduğunu Bilmek

Evrim Bilimi ve Yaratılış Efsanesi

Ardea Skybreak

Evrim Bilimi ve Yaratılış Efsanesi Sözleri ve Alıntıları

Evrim Bilimi ve Yaratılış Efsanesi sözleri ve alıntılarını, Evrim Bilimi ve Yaratılış Efsanesi kitap alıntılarını, Evrim Bilimi ve Yaratılış Efsanesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyanın kendisi yaklaşık 4,5 milyar (yani 4500 milyon) yaşındadır. İlk bakteriler dâhil en basit yaşam formları bu gezegende yaklaşık 3,5 milyar yıl önce ortaya çıkmıştır. Her türden deniz hayvanının olağanüstü çeşitliliği yaklaşık 540 milyon yıl önce, “Kambriyen patlaması” olarak adlandırılan bir dönemde meydana gelmiştir. Eğreltiotu ve
Bugün hâlâ hayatta olan tek insan türü, yani bütün insanların ait olduğu, kendi türümüz olan insan “homo sapiens” türü yalnızca yaklaşık 100.000 (yüz bin) yıl geriye gitmektedir.
Reklam
Incil’e göre dünya 6.000 yıldan biraz daha yaşlıdır, fakat modern bilimsel yaş tayini tekniklerinin gösterdiği gibi, gerçekte 4,5 milyar yaşa yakındır!
Birçok insan evrimin ne olup ne olmadığıyla ilgili bazı yanlış kanılara sahiptir. En temel anlamıyla, evrim “değişim”dir.
Yeryüzündeki yaşamın daha geniş ölçekli tarihinde bu tür hızlı “uyumsal dallanma” örneklerinden biri de, tüylerin ve uçmaya uygun içi boş hafif kemiklerin ortaya çıkışı gibi büyük bir evrimsel yenilikle, yepyeni bir çevreyi (önceden bomboş olan gökleri) derhal kuş türlerin­ de devasa bir patlamaya “açması”dır. Bir organizma soyundaki büyük yenilikler aynı zamanda diğer soylar üzerinde de güçlü bir dalga etki­si (ripple effect) yaratabilir. Örneğin, biyologlar genellikle yaklaşık 140 milyon yıl önce, Kretase dönemindeki böcek, kuş ve memeli türlerinin sayısındaki müthiş artışın, nispeten yakın bir evrimsel yenilik olan, çi­çek açan bitkilerde hızla artan çeşitlenmeyle birçok açıdan bağlantılı olduğu konusunda hemfikirdirler.
Biz insanların doğa ve toplumun her yönünü iyi ya da kötüye dönüştürme konusunda muazzam bir yeteneği vardır. Bu yetenek dogrudan doğruya son derece gelişmiş sosyal iletişim ve sosyal koordinasyon yeteneğiyle desteklenen sürekli öğrenme temeline dayanarak, çevresindeki dünyayla bilinçli etkileşim konusunda üstün bir yetenek geliştirmiş bir tür meydana getiren biyolojik evrimimizin bazı yönlerinden kaynaklanır. Bizler öğrenme, kayda değer bir davranış esnekligi, dış çevreyi idare etme yeteneği, sosyal organizasyon ve iletişimin bazı biçimleri için yetenek geliştirmiş tek canlı tür değiliz. Bu yetenekler başka türlerde, özellikle diğer sosyal memeliler arasında da görülebilir. Birkaç örnek vermek gerekirse, sempanzeler ilkel aletler yapıp kullanabilir; köpekler nasıl ilgi isteyeceklerini bilir; kurtlar yavrularına avlanmayı öğretir; filler yavrularına nasıl bakacaklarını örneklere bakarak öğrenir; balinalar yavrularına türlerinin iletişim için kullandığı karmaşık "şarkıları" öğretir. Bu yüzden, insanların yanı sıra özelikle gruplar halinde yaşayan sosyal memeliler arasında, genetik olarak programlanmamış karmaşık becerileri öğrenme konusunda etkileyici yetenekler geliştirmiş birçok tür vardır. Fakat insanların evriminin bu tür yetenekleri geliştirme konusunda gerçek bir niteliksel sıçramayı temsil ettiğini yadsımak güçtür. Konu çevremizdeki dünyayı aktif ve bilinçli olarak değiştirme yeteneğine gelince, bu gezegendeki başka hiçbir tür insanın eline su dökemez. Bu sıçramayı ve bunun evrimsel kökenlerini daha iyi anlamamız gereklidir, çünkü bu bizi insan olarak farklı kılan şeydir.
Reklam
Günümüz balinalarının atalarının aslında okyanusta de­ ğil de karada yaşayan, dört ayaklı toynaklı bir hayvan (bir tür tırnak­ 70 Evrim Bilimi ve Yaratılış Efsanesi lı memeli) olduğunu biliyoruz. Bunları hem fosil kayıtlarından hem de bugün bile balinaların karada yaşayan memelilerin belirli köken­ lerle genetik akrabalıklarının derecesinin kanıtından dolayı biliyoruz. Fakat aynı zamanda tüm bu sürecin her biri kendisinden hemen önce gelen atasına göre evrimsel bir “modifikasyonu” temsil eden bir dizi geçiş türleri yoluyla gerçekleştiğini de biliyoruz. Yaratılışçılar fosil ka­ yıtlarında hiçbir “ara” fosilin olmadığını ve “atadan değişerek türeme” yoluyla evrimin evrimcilerin uydurdukları bir şeyden ibaret olduğunu iddia etmekten hoşlanır.
Kopernik’in dünyanın aslında evrenin merkezi olmadığı ve güneşin dünya etrafında değil, dünyanın güneş etrafında döndüğü yolundaki keşfi gibi, evrimin keşfi de insanların gezegenimizin ve insanlar dâhil bütün yaşam formlarının tarihi hakkındaki düşünce tarzlarında tam bir devrim yarattı. Bu noktadan itibaren evrim bilimi, bütün modern bilimin üzerinde yapılanmayı sürdürdüğü bir temel sağladı.
Özellikle tropikal kuşakta çok sayıda bitki türü, kendi yaprak veya gövdelerinde kendisi­ ne doğrudan hiçbir faydası yok görünen ve bir bitki için enerji üretme­ si çok “masraflı” olan minik nektar çanakları üretir. Ama bu nektar ça­ nakları bitkinin her yerinde gezinip bu nektar çanaklarını ziyaret eden ve bu zengin yiyecek kaynağını emip bitiren karıncaları çeker. Bu or­ ganizasyonun karınca türlerine yararı açıktır; güvenilir bir besin kay­ nağı sunmaktadır. Fakat bitki türlerine gerçekten bir yararı var mıdır? Saha deneyleri göstermiştir ki karıncaların bu bitki türlerine gelmesini önlediğiniz takdirde, bu bitkiler yaprak yiyen böcekler tarafından ye­ nip bitirilme eğiliminde olacaktır. Fakat karıncalar “karınca bitkileri” denilen bu bitkilerin yapraklarında ve gövdesinde sürekli olarak “dev­ riye gezdiklerinde”, yaprak yiyen böcekler büyük ölçüde kovulmuş ol­ maktadır; bitkiler çok daha sağlıklı kalmakta ve daha iyi büyüyüp to­ humlar üretebilmektedir. Öyleyse karıncalar ve bitkiler arasındaki bu bilinçsiz karşılıklı ilişkinin doğal seçilim yoluyla evrimi her iki toplu­ ma da ölçülebilir bir “üreme üstünlüğü” vermiştir. Kanıt herkesin göz­lerinin önündedir.
300 ila 400 milyon yıl öncesindeki Paleozoik dönemde yaklaşık 10.000 farklı trilobit türü yaşamış, fakat şimdi bunların hepsinin soyu tüken­miştir.
156 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.