Nefsimiz cehennemin bir şubesidir. Binaenaleyh cehennemin yedi kapısı olduğu gibi nefsin de yedi sıfatı vardır. Bunlar; kibir, hırs, hiddet, şehvet, hased, kin ve garazdır.
Senin dünya mevkilerine, dünya makam ve servetlerine sarılman neden? Mal, mülk gibi sağlam sandığın şeylere tutunman niçin? Aynı yok olmak korkusundan değil mi? Nasıl olsa bir gün gelip terkedeceğin dünyaya bu ölçüde sarılman farkına varamadığın bir can çekişmedir.
Dünyaya aşırı düşkünlük ve çılgınca zevkler ki, neticesi acılık ve nedâmettir, aklı başında olan kimseler, gözlerinin önünde cereyan etmiş tecrübelerden ibret alarak onlara kapılmak gafletinde bulunmazlar.
İnsan nev’inin cümlesi üç kısımdır:
Birincisi, bu âleme niçin geldiğini ve ondan maksadın kemâl kazanmak olduğunu bilmeyip, yeme, içme, uyuma ve sevişmeyi kendine put düzmüştür. Bu sınıf, yüce âlemlerde olan asıl makâmına dönemez. Çünkü onlar hayvan sıfatlarıyla sıfatlanmışlardır.
İkinci kısım, bu süflî âleme gelmekten maksadın, ancak kemâl kazanmak olduğunu bilmiş, lâkin nefsini sevmek, evlât, mal, mevkî gibi dört puta meyletmiştir. Bu sınıftan aslî makamına dönenler varsa da bunlar yine esirdir ve o dört puta tapmaktadır. Zîra nefsini bilip yüce makâma vâsıl olmamıştır. Ve bu dünyâya gelmekteki maksadı yerine getirmemiştir.
Üçüncü sınıf, bu süflî âleme kemâle ermek için geldiğini bilmiş ve burada kendisini misafir saymıştır Nefis putunu kırmakla kemâl kazanıp kâmil insan olmuştur.
... geçene üzülerek, geleceği düşünerek şimdiki vaktini zayi etmemelisin. Çünkü geleceği düşünmek ihtirastır. Vaktini o vakitte kendine gerekli olan teveccühte, kalbi tasfiyede ve tefekkürde geçirmelisin.
{ Niyazi-yi Mısri }