Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız gün sonunda bu aslanın bir ceylan yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.
Aynı hikayeyi ceylanı takip ederek baslasaydınızve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu ceylanınbir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.
Yani başlangıç naktasını farklı seçersen aynı olay kişide iki farklı yargı oluşturur
Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu hangi hikayeyi ne kadar süreyle takip ettiğine bağlıdır
Hatirliyorum, «Bir
büyüyle son yillarda olan her seyi unutsam, yepyeni bir güçle hayata yeniden baslasam ne iyi olurdu!» diye
geçiriyordum içimden. Hâlâ umudumu yitirmemistim. «Beynimi ters -yüz edip, yeni bir biçime sokacaklarini,
beni iyi edeceklerini bilsem akil hastanesine yatmaya da raziyim», diyordum. Yasamak istiyor, hayata tapiyordum!.. Ama.
böyle düsünürken gülümsedigini de aklimda. «Akil hastanesinden çiktiktan sonra ne yapacagini? Gene
roman; mi yazacagim yoksa?»
Keşke imkan olsaydı da (ki insan tabiatı için bu asla mümkün değildir) herkes, hepimiz, bizim, bizim en gizli köşelerinde olduğu gibi açığa vurabilseydik; mevcut, hatta en yakın dostlarımıza, herkesin yüzüne bile itiraf etmekten çekindiğimiz ne varsa, hepsinden korkmadan ortaya çıkabilseydik, dünyada saracak pis kokudan hepimiz boğulurduk. Parantez içinde sonuç, değişen kurallar, görgü kuralları bu durumun iyidir zaten. Derin bir fikir gizlidir bunlarda; Nesnenin olduğu iddia edilemeyecek ama, koruyucu, bizi rahat ettiren bir fikir. Bu da azımsanmamalı, çünkü ahlak da rahatlıktan başka bir şey değil, yanimız için icat edilmiştir.