Falınızda Rönesans Var

Ferhan Şensoy

En Eski Falınızda Rönesans Var Gönderileri

En Eski Falınızda Rönesans Var kitaplarını, en eski Falınızda Rönesans Var sözleri ve alıntılarını, en eski Falınızda Rönesans Var yazarlarını, en eski Falınızda Rönesans Var yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Olasılık dışı, dudak uçuklatıcı salaklıklar da var, nasıl oldurulmuş bir türlü anlayamıyorsunuz.
Dedektiflerin piri Sherlock Holmes’un yaratıcısı ünlü ingiliz yazan Sir Arthur Conan Doyle tiyatro oyunları da yazmış ve bir dönem çok tutulan bu oyunlarından iyi para kazanmış. O dönemde üstadın oyunlarında 10 pound haftalıkla çalışan genç bir oyuncu varmış. Bir gün bu oyuncu kendisinden otuz yaş büyük olan bu yazara çok komünist bir teklifte bulunmuş: “Sir, şu andan itibaren, hayatımızın sonuna dek kazanacağımız paraları birleştirip, sonra ikiye bölerek harcıyalım mı?” “Nasıl yani?” demiş yazar şaşkınlıkla. “Şöyle yani, bakın ben bu hafta 10 pound kazandım. Sizin sanırım, bu haftaki telif ücretleriniz 1000 pound’u bulmuştur. İkisini birleştirince 1010 pound eder, bu parayı 505’er pound olarak bölüşelim, diyorum… Bu durumda sizin bana 495 pound vermeniz gerecek. Yazar gülmüş: “Teklifin bir evlilik teklifi gibi.” “Paralarımızı evlendirdim diyorum, Sir!” “Aritmetiğin çok güçlü çocuğum, fakat bu işten benim kazancım ne olacak?” “Şimdi siz zararda gibi görünüyorsunuz ama ilerde ben çok ünlü bir oyuncu olup, çok paralar kazandığımda, bu paraların yarısını size vermek zorunda kalacağım.” Burma bıyık Doyle bu çok garip teklifi elbette reddetmiş ve sonra çok pişman olmuştu, çünkü teklifi yapan genç oyuncunun adı Charles Chaplin’di. 71 yaşına kadar yaşasan Doyle, Şarlo’nun dünyanın en önemli oyuncularından biri olup, büyük paralar kazandığını gördükçe hep hayıflanmış ve her Şarlo filimi izlediğinde: “Gitti paracıklar!” diye söylenmiş.
Ortaoyuncular YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İstanbul
450 yıl öncesinin İstanbul’unda da, kıtlık, yokluk, üçkaat, istifçilik, karaborsa, avantadan lavanta bir durum gözleniyor. Sokaklar, gene kalabalık, gemilerle yedi düvelden adam gelip gidiyor, ulaşım bela. Kavuğu devrik tahtırevancılar bugünkü taksicilerden küstah. Ortaçağ’ın kozmopolit bir limanı işte İstanbul. Her milletten adam var. Kent çaktırmadan ve kafasına göre büyüyor. Divanı Hümayun mühimme defterlerinde yazmıyor ama, bana öyle geliyor ki, 450 yıl önce bir sabah. Kanuni Sultan Süieyman Topkapı Sarayı’ndan İstanbul’a bakıp, iç geçirerek: “İstanbul’un boku çıktı vesselam” Diye buyurmuştur, bunu bile, en azından düşünmüştür. Hiç bir şey yeni değil, köhne Bizans’ta.
Ortaoyuncular YayıncılıkKitabı okudu
Moliere ve kumpanyasını Fransızın kralı kese kese altın vererek ayakta tutmuş, ona yeni yeni oyunlar ısmarlamış, oyun zülfiyare dokununca da daha çok altın vererek oynamasını engellemiştir.
Ortaoyuncular YayıncılıkKitabı okudu
Bugün yaşadıklarımız eskiden de olmuştu, hep oluyor, yarın da olacak, biz de ders almayı sürdüreceğiz. İşin bağırsak düğümlettirici yanı, lan amma ders aldık biz bu hayattan ve hayatımızın bir dershanede geçmesi ne saçma!
Alkış tiyatrodaki büyünün özü. İşin sonunda, her oyuncunun adrenalinini zıplatan bu alkış olmasa belki de hiçbirimiz böylesine bağımlısı olmazdık tiyatronun.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.