Aynı çatı altında yaşayan bir aile, çocuklarını birbirinden ayrı sevmesi kabul edilir bir durum olarak görmüyorum. Çünkü o çocuk hep kendini ezik görür. Kendini dışarıda görür. Ya da bir fantasma olarak, hayallerle kendini mutlu ve huzurlu sanır. Tıpkı kitapta geçtiği gibi. Ailesi kendisini adam yerine koymaz, insandan saymaz hep suçlu muammelesi görür. Bir gün abesinin pantolunu giydi diye abesi tarafından şiddet görür. Oysa ki abesi onunkine sahiplenirken sesini etmez. Annesi abesini haklı çıkartır.. Baba ayrı sevmez. Bu sevgisizlikten dolayi dışarıdan eve girmez. Ya da kendini fastasma olarak yani gerçekte var olmadığı halde gözün var gibi gördüğü hayallerle güzel anlar yaşar.
Aile fark eder çocuğunun bu tür hastalık geçirdiğini. Onu bu gerçekte olmayip ama varmış gibi görünen hayallerden kurtarmak için kollarını sivazlar. Bakalım genç gerçek hayatına geri dönebilir mi?
NOTUM: Çocukları ihmal etmeyiniz. Ayrı sevmeyiniz. Eşit görün. İnsandan , adamdan sayın. Çocuk yaşta olsun, genç yaşta olsun kesinlikle yalnız bırakmayın. Şiddet uygulamayın. Ödüllendirin. Sevin. Başlarını okşayın. Dertlerini dinleyin.
İlk sayfalarda çok bir şekilde sıkıp sonra konuya adapte sağlayarak bir çırpıda okumayı hızlandıran akıcı bir kitap. Konusu da dikkate değer bir konu. Okumanızı tavsiye ediyorum.