Doksanlı yılların güneydoğusunda
Biri Rojin diğeri Mehmet benzer hassasiyetlerle büyümüş ve bir arayış içerisinde olan ince ruhlu iki insan. Farklı bir ortamdan karşılaşsalardı çok iyi anlaşan iki güzel dost veya Sevgi dolu romantik iki sevgili... Ama onlar farklı cephelerden savaşan iki asker.
Şehitler ve leşler... Kurtulanlar ölümü özleyenler.
Bu kitabı okurken aklıma Büyük Frederich'in bir sözü geldi "eğer askerler düşünmeye başlasaydı orduda kimse kalmazdı..."
İnsanlığımızın temelinde ne yatıyor? İnsan savaşın sonunda asıl bunu öğreniyordu. Gülümsedi. İşte nihayet savaş hakkında kararlı, kesin bir düşünce edinmişti: İnsan olmak, düşman olmaktan daha kolaydı.
İnsanın sık sık kapıldığı bir hevesin adıdır anlaşılmak. Mutsuzluğumuza meydan okuyamadığımızda, onunla baş edemediğimizde, böyle bir hevese tutuluruz.