Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büyük Fikirlerin Küçük Kitapları

Felsefe

Jeremy Stangroom

Felsefe Gönderileri

Felsefe kitaplarını, Felsefe sözleri ve alıntılarını, Felsefe yazarlarını, Felsefe yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşte bu yüzden her ruh kendini tamamlayıp yükseltecek diğer bir ruhu arayıp durur öylece… Asıl özleminin Bir’e kavuşmak olduğunu bilmeden… Ve bulduğu zaman Leylasını yavaş yavaş yükselip gerçek Aşk’a ulaşacağını fark etmeden… Ruhlarımızı aşk ile ana vatanına kavuşturabilmek, bir önceki günden daha iyi olabilmek dileğiyle…
Bir’in Ruhtaki mevcudiyetini şöyle anlatmaktadır: “O, Ruhta mevcutken onları ayırt edemezsiniz.” Ve artık aşıkla maşuk kavuşmuş olacaktır. Ruh ana vatanına Bir’e dönerek mükemmelleşecektir.
Reklam
Ruhun Bir’e kavuşması tamamen öznel, bireysel, anlık ve ifade edilemez bir kendinden geçme hali olacaktır. Bu hal Ruh’un Bir’den gelen ışıkla ani bir aydınlanmasına karşılık düşer. Böylece Ruh ve Bir arasında başka hiçbir şey kalmayınca Ruh Bir’i aniden kendisinde görecektir
ünkü Ruh, daha yüce bir İyi’nin olduğunu bilmektedir. Ona kavuşma ise bir aydınlanma ile mümkün olacaktır. Aydınlanma, Ruh’un Bir ile ilişkiye girdiği bir kendinden geçme durumudur filozofa göre. Dışsallıktan içselliğe dönerek kendisini en sonunda Nous olarak kavrayan Ruh diyalektiğin ötesinde gerçekliğin doğrudan bir kavrayışına geçtiği zaman yani kendisini Bir olarak kavradığında aydınlanma gerçekleşmiş demektir.
Ve belki de Ruh’un Bir’e ulaşması için ilk basamak kişiler arası olan aşktır. Çünkü aşık, maşukta güzelliği görmeye başladıkça daha güzeli, daha iyiyi arayacaktır. Bu aramanın her aşamasında bir önceki basamaktan daha yukarıda olacaktır. Tıpkı Leyla ile Mecnun hikayesi gibi… Mecnun bir kadın olan Leyla’nın güzelliğine ulaşmaya çalışırken bir bakacaktır ki gerçek Leyla onun Mevla’sıdır. Plotinos’a göre de Ruh, aşkla artık yaşadığımız dünyayı terk edecek gerçek dünyadaki Nous’u bulacaktır.
Peki ruh en yüksek İyi’ye, O bu kadar tanımlanamaz, bilinemezken nasıl ulaşacaktır. Bunun tek bir cevabı vardır Plotinos’a göre: Aşk ile. İnsanların arasındaki aşkı düşünelim. Aşık bedensel güzelliklerle yetinmez tersine ruha ait olan erdem, bilgi, iyilik gibi şeylerin güzelliklerine sığınır ve oradan bir adım daha yükselerek ruhun güzelliğinin kaynağına ulaşır. Ulaştığı yer neresi olursa olsun daima daha yukarıya yükselir ta ki en nihayete ulaşana kadar… Aşkın kılavuzluğu sayesindedir ki Ruh, kendi içine çekilir, kendini tanır ve eksikliğinin bilincine varmış olarak mükemmelleşmeye çalışır.
Reklam
İşte Ruh’un bu gerçek olmayandan, yabancı olandan yani maddeden kurtulması gerekir Plotinos’a göre. Bu dünyada İyi’den yoksun olanla, kötüyle birlikte yaşamaktadır Ruh. Dünya bir yandan tanrısallığın yani Bir’in izini taşırken bir yandan da maddenin kötülüğünü taşımaktadır. Ruh, ya kendi vatanına, Bir’e dönecek ya da maddeye kapılıp gidecektir. Dünyadaki güzellikler Bir’i daima hatırlatmaktadır Ruh’a. Ruh kendisinde eksik olan mükemmelliğin özlemini hissettikçe aşkını hatırlayacaktır. Ve aşkla koşacaktır ana vatanına.
Onun görünüşteki varlığı gerçek değildir, bir tür geçici saçmalıktır. Böylece onda varlığa gelir gibi görünen şeyler saçmalıklardır gerçekte bir yerde var olan ama bir başka yerden yansıtılan aynadaki bir şey gibi bir hayaldeki hayallerden başka bir şey değildir.”
Tüm güzelliğine ve tanrısallığına rağmen yaşadığımız dünya kendisini kötü kılan bir öge mi içermektedir? “Evet” diyecektir Plotinos “bu dünya karışmıştır ama orası(-Platon görüşüyle söylersek- idealar dünyası) saftır.” O halde duyusal dünyanın bileşenlerinden biri tanrısal bir varlık olan Ruh olduğuna göre onu kötü kılan ikinci bileşen ne olabilir? Verilebilecek tek cevap var: Madde.
bu dünya tüm güzelliğine rağmen eksiktir. Gelip geçicidir, güçsüzdür. Evet duyusal dünya(yaşadığımız dünya) Bir’in farklılık içindeki birliğinin taşıyıcısıdır ama farklılığın kendisi Bir’den uzaklaşmanın birliksiz çokluğa düşmeden önceki en alt düzeyidir. Bu dünya eksiktir. Çünkü bu dünya İyi’nin(Bir’in) ışığının ancak soluk yansımalarını almaktadır.
Reklam
Varlık taşma sonucu oluştuysa dünya da Bir’in güzelliğinden, mükemmelliğinden nasibini almıştır. Peki yaşadığımız dünyada Bir’in mükemmelliği de varken neden Bir’e geri dönmek ister ruhlarımız? (güzel soru)
Çünkü başta da dediğimiz gibi aşk tamamlanmaktır. Her ruh kendinde eksik olan mükemmelliğe kavuşmak için aşkla arayacaktır Bir’i.
Çünkü temaşa sevilen nesneye yöneliktir. Bu temaşa esnasında ilkesinin aşkıyla dolan varlık bu aşkın ürünü olarak kendisinden sonra geleni yaratırken aşkının nesnesi olarak da sevgilisine yaklaşmanın yollarını arayacaktır. (bu cümleleri tam anlayamadım, anlayan varsa bana anlatsın)
Bir gün bir yerlerde ‘aşk nedir?’ diye sorulsa hepimizden bambaşka cevaplar gelir belki… Ama birçok cevabın içinde aynı kelime geçecektir: Tamamlanmak… Aşk, birbirinden farklı iki bedendeki iki ayrı ruhun birbirini tamamlamasıdır diyeceğiz çoğumuz.
Gördüğümüz, dokunduğumuz ve yediğimiz bitki ve hayvanlarda ruhun varlığını inkâr eden birtakım insanlar için evcil bir hayvanın candan sadakati, bir ağacın veya bir gül fidanının hayat veren arkadaşlığı ve mevcudiyeti, tesadüflerin veya az çok uydurulmuş genetik kanunların sebep olduğu biçim ve renklerden başka bir şey değildir.
129 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.