Kaçıyordum... Teşbihte hata olmaz, nasıl şeytan camiye girmezse, polis de kütüphaneye girmez düşüncesiyle, bütün günlerimi İstanbul kütüphanesinde okumakla geçiriyordum.
Hediye al. Kadınlar çiçeği sever, özellikle karanfil, hele kırmızısı... Sonra efendim, pahalı hediyeler de al... İki de bir çok zeki olduğunu söyle. Kadınlar övülmekten hoşlanır.
Bizim Câzim Bey çok zavallı bir adam. Yirmi, otuz milyonu var, malı mülkü, çiftliği, apartmanları, otomobilleri, karısı, metresleri var ama hiç mutlu değil.
Oooo!... Ona yol vereli hanidir. Ondan sonra dört karı değiştirdim. İlâhi Basri. Ben tek karıyla ömrümü geçirecek kadar avanak mıyım? Sen beni o kadar sersem mi sandın? Eşek miyim ben? Baksana bana sen, ben öyle tek karı ile avunacak öküzlerden miyim? İçelim!... Şerefine!....
Şimdi dört beş hırsız evimizin gediklisi oldu. Mahallede onları herkes tanıyor. Hatta onlarla işbirliği de yaptık. Başka, yabancı hırsızlar da dadanmasın diye elbirliği ile evimizi koruyoruz. Bakalım, ne olacak? Ya konturatımız bitene kadar, evde altı hırsız, iki de biz sekiz kişi oturacağız ya da bizim evi bir bölgeye sokacaklar. O zaman da hırsızları bulabilirsek, bölgemize karışan karakola şikâyet edeceğiz. Birbirimize pek de alıştık, şikâyet de ayıp olacak ya.. Çünkü evin bir takım masraflarını da onlar görüyor.