...
Gözümdeki uykunun örtüsünü çekmek için bir fincan kahve ile yatağımı terk eder ve pencerenin yanında otururum.
Bakarım sözde beni takip ediyor; raks ederek, bağırarak, patırtı yaparak önümde dikilip sonra da elini benimle beraber fincana uzatıyor ve onu benim yudumluğumla birlikte yudumluyor.
.
...
Ne kalbimin hüzünlerini insanları mutluluklarına değişirim
ne de kederin azalarımdan akıttığı gözyaşlarının, kahkahaya dönüşmesine çevrilmesine razı olurum.
.
...
Karanlığında gençlik çiçeklerinin solduğu,
köşelerinde aşk korunun küle dönüştüğü,
göğünde rüya resimlerinin dumandan sütunlar haline geldiği karanlık mağaralardır.
.
...
Bir dostunla oturmuşsam söz üçüncümüz olur. Bir düşmanımla karşılaşmışsam söz açılır, dağıtır kendini o zaman.
Sonra başı yeryüzünün doğusundan sonu batısında muazzam bir orduya dönüşerek bölük bölük olur.
Ondan kaçıp onu terk ettiğim zamansa
bu sefer onun sözünün yankısı içinde, midenin hazmedemediği bir yiyeceğin çarpışı ile çarparak sallanır.
.
.