Fırtınalar

Ah ah... Cibran... Geç tanıştım ve tanışınca da bütün kitaplarını su gibi içtim. Ama benim için yeri ayrı olanlar Fırtınalar'dır. Tam olarak kendimi bulduğum yazarlardan bir tanesi. Yalnızlığı sevenler için ya da yalnız kalmak zorunda bırakılanlar için harika bir kitap. O kadar kazındı ki sözleri aklıma alıntı yapmak geldi içimden. 'Fırtınalardan korkup kaçan anlamsız, onlarla yaşamayı öğrenmelisin.' Büyüledi beni Cibran. Onu okuyunca güçlendirilmiş hissettim. Tekrar okuyacağım kitaplardan. Şiddetle tavsiye ediyorum Cibran'ı okuyun.

Hayalle hayat arasinda suregelen hakikatsel sozleriyle dogunun mistisizmini etkili bir sekilde ele alan suskun yazar cibran-a minnetle. Insanin ruhunda yasadigi firtinalari okuyanin ruhunda da yaşatan benzersiz bir yazar. "Murekkeple yazan kalbinin kaniyla yazan gibi degildir." Cumlesiyle de ne kadar etkili ve ciddi olduğunu gözlerimiz önüne seriyor.

Fırtınalar, Cibran’ın gençlik dönemlerine ait Gözyaşı ve Gülümseyiş ile olgunluk dönemi eserlerinden olan Fırtınalar adlı kitabından seçilerek bir araya getirilmiş bir kitap. Kitap,kısa kısa öykülerden oluşuyor.Kitabın ortalarındaki Fırtına ve sonraki öykülerde dönem farkından dolayı gerek üslup bakımından,gerekse içerik bakımından farklılıklar var. İlk öyküler daha masalsı iken Fırtınalar’dan sonrakilerde daha sade bir anlatım kullanılmış.
Cibran değişik yazım ve düşünce tarzı olan biri,onu anlamak epey zor.O yüzden eserlerini okumak insanı zorluyor.Her cümlesinden sonra "dur ve düşün"dedirtiyor insana.
"Arap edebiyatında,yeni ufuklara işaret ederek varolan,sancılı bir yazarın denemelerini,öykülerini içermektedir.Zaman zaman metinler tamamen şiir.
Nihilizimin,hümanizmin ve anarşizmin;dünyada yabancı olduğu düygusunu sürekli taşıyan bu fırtınalı kişilikte,bozulmamış bir dini duyarlılık arayışı ve sosyal adalet fikrinin işlenmiş verimleriyle kurduğu şaşırtıcı ilişkilere şahit olacaksınız.Kimi zaman şair,kimi zaman masalcı,kimileyin devrimci ya da ıslahatçı,ama mutlaka rahatsız bir yazar çıkacak karşınıza.Yüzyılın başında Batı'dan yazan bir doğulu'nun sonu gelemeyecekmiş gibi duran sıkıntıları,yakınmaları,Fırtınalar." (Çevirmenin Notu.)

Ruhunda fırtınası dinmeyen yalnızlığı aşılayan, hayal ile gerçek arasında bir üslup takınan ama oldukça düşündüren, kelimeleri kucağıma dökülüveren bir kitap..

Kitap kısa kısa hikayelerden oluşuyor ama hikaye demek ne kadar doğru bilemiyorum çünkü okuduğun her cümleden sonra insanı duraksatıp etkisi altına alıyor, mantığı yürütmeye teşvik ediyor. Zor geçen bir ömürden süzülenleri bazen şiirsel bazen de öğreti tarzında kaleme almış. Doğu toplumunun mistisizmini ele almış. Cibran ne kadar karamsar olsa da okuyucusunun hislerine çok güzel tercüme oluyor. Kitaplarında sıkıcı hiçbir yanı yok çok güzel hayat dersleri veriyor. Benim bu kitabında en beğendiğim kısmı ise köleliğin fiziki veya sadece yoksul kişiler üzerinde olduğu değil soyutlama yaparak sınıflara ayırması oldu.

*Kölelik biçimleri ve şekilleriyle karşılaştım ve karşılaştıklarımdan en garip olanı kör kulluktur, o insanların "şimdi"sini atalarının mazisine bağlayan ve benliklerini dedelerinin adetleri önünde çökerten ve böylece onları, eski ruhların yeni bedenleri ve pörsümüş kemiklerin alçıdan mezarları haline getiren köleliktir.
Dilsiz kulluk, erkeğin günlerini nefret ettiği karısının eteklerine kadının bedenini çirkin bulduğu kocasının yatağına bağlayan ve hayatın nezdinde onları ayağın nezdinde ayakkabının yerine koyan kölelik...
Sağır kölelik, fertleri çevrelerinin temayüllerine uymaya ve onların renkleriyle boyanıp, onların giysilerini giymeye zorlayandır. Bu sayede onlar yankıya benzeyen seslere, hayale benzeyen cisimlere dönüşürler.
Çarpık kölelik, zayıf tabiatlıların dillerini korku yoluyla harekete geçirtendir. Bu şekilde onlar bilincinde olmadıkları şeyleri söylerler. İçlerinde olmayanı dışlarında sergilerler.
Topal kölelik, güçlülerin boyunlarını hilecilerin egemenliği altına sokan, kuvvetlilerin azmini şöhret ve ikbal peşinde olanlara teslim edendir. Böylece onlar parmakların oynatıp durduğu ve kırabildiği aletler haline gelirler.
Kararmış kölelik, suçluların masum çocuklarına kusur atfedendir.
Uyuz kölelik, kralların oğullarını kral yapıp taç giydirendir.
Kambur kölelik,bir milleti başka milletlerin kanunlarıyla idare edendir."

Ben bu kitabı çok sevdim. Etkisi altında bırakan bir kitap. Herkesin okuması lazım. Şiddetle tavsiye ederim. Keyifli okumalar...

Cibran'ın epey bir kitabını okudum..
Olgunluğunda eriştiği o nefis beyin yakan aforizmalarına, insanı derinden etkileyen mantık yürütmelerine, kalbi yerinden oynatan duygu sellerine şahit oldum..

Fırtınalar Cibran'ın olgunlaşma yıllarına denk gelen öyküleri ve denemelerinden derlenmiş eseri..

Sayfalarda sonraki olgun fikirlerininin taze filizlerini görebiliyorsunuz.

Tabii olgun dönemine ait eserlerini okuduktan sonra bu eser biraz yavan kaldı. Yine de okumaya değer..

Aşık olun...

İyi okumalar dilerim...

Halil Cibran okuyorsan ve okuduğunu özümseyip anlayabiliyorsan çok şey kazanıyorsun demektir.Ermiş kitabı kadar olmasa da,Fırtınalar kitabında da özellikle doğu toplumları ile ilgili çok güzel tespitler var.
örnek olarak ''Dininiz gösteriş, dünyanız iddia, ahiretiniz toz duman, ölüm bedbahtların rahatıyken siz niçin yaşıyorsunuz?''
aşk ile ilgili ''Aşk,ilk insandan devraldığımız fıtri bir zaaftır'',''Aşk,bedenin mezar sessizliğindeki rahatı,ruhun ebediliğinin derinliklerinde selamet bulmasıdır''
Hakikat ile ilgili Denizin met ve cezri var,ayın yarımlığı tamlığı var,zamanın yazı ve kışı var;ama hakikat dönüşmez,yok olmaz,değişmez niçin hakikatin yüzünü çirkinleştirmeye uğraşıyorsunuz''
Hayat ile ilgili ''Hayat gençliğe yoldaşlık eden bir azim,orta yaşlılığa katılan bir ciddiyet,ihtiyarlığa tabi olan bir hikmettir''
altını çizdiğim yerler çok fazla evet Cibran belki çok karamsar ve hüzünlü olabilir.Sıkıldığınız yerler de olabilir ama okudukça öğreneceğiniz çok güzel hayat derslerini dünyanıza yansıtır.kitap biter ama altını çizdiğiniz yerleri döner tekrar okur ve düşünürsünüz keyifli okumalar

Arap edebiyatında yeni ufuklara işaret ederek varolan , sancılı bir yazarın denemelerini , öykülerini içermektedir.
Zaman zaman basbayağı şiir olan bu metinler , cıbran’ın gençlik dönemlerine ait Gözyaşı ve Gülümseyiş ile olgunluk dönemi eserlerinden Fırtınalar adlı kitabından seçilerek biraraya gelmiştir.

Hicret’in,yalnızlığın,özlemin,aşkın yoğurduğu bir dimağ olan Halil Cibran şairlik,yazarlık kariyerinin önünde bir ressamdır. Belki de doğaya,insana ve değerlerine bu kadar bağlı ve hassas yaklaşmasında en büyük pay bu yönüne aittir. Fırtınalar adlı eserinde gençlik ve olgunluk dönemine ait eserlerinden bir seçki bulunuyor. Eseleri o kadar yoğun bir Doğu kokusu barındırıyor ki her hecede bu kokuyu çok kolay bir şekilde teneffüs edebiliyorsunuz.Bence Cibran Modern Çağın Hafız’ı,Mevlana’sı. Eserindeki alegorik ikilemler o kadar yerinde ve usturuplu ki zerre kadar sırıtmıyor.Hikayelerinde başvurduğu teşbihleri okurken insan adete kendinden geçiyor. Ulusunun duygu yükünü tanıması ve eserlerinde bu değerleri canhıraş bir şekilde beyan etmesi de bir anlamda Homeros kılıyor onu...

Herkese Selamm!!
İyi akşamlar cümleten! Uzun zaman sonra kitap yorumumlamaya yeniden başladım. Bazı aksilikler yüzünden doğru- dürüst kitap okuyamıyordum.Lafı fazla uzatmadan başlayayım. Halil Cibran hiç okumamıştım bu ilk kitabıydı okuduğum. Kitabın başında Cibran’ın hayatına yer verilmiş, içler acısı bir hayatı var. Aç sefalet içinde büyümüş, annesi kanserden vefat etmiş. Kardeşleri sefillikten veya başka hastalıklardan ölmüşler . Aşık olduğu kadın başkasıyla evlenmiş. Hep bir acı hep bir travmayla karşılaşmış, bunu metinlerine de yansıtıyor zaten. Doğu Lübnan civarında yaşıyor genelde ve kitabında çok fazla Doğu sentezi yaptığını gördüm. Kitabı çok sevdim. Gerçekten çok iyi bir gözlemci ve söz ustası olduğunu düşünüyorum.Metinlerinden alıntı yaptığım ve @kitapdostumcom uygulamasında paylaştığım bir çok metin oldu. İsterseniz uygulamayı indirip detaylı bakabilirsiniz. Bence okunmalı çünkü çok güzel sentezler- birleştirmeler- oluşumlar - farklı yaklaşımlar var.Puanım :8/10
.
.
.
Yaptığım alıntılardan paylaşayım birisini : “İnanmak başka bir şeydir, onu uygulamak başka bir şeydir. Çoğunluk, denizmişçesine konuşur ancak hayatı bataklıklara benzer.Çokları başlarını dağların doruklarının üstüne kaldırır ama mağaraların karanlıklarında miskince kalır.”

Bu kitapla beraber bu ay Halil Cibran' ın dört kitabını(Ermiş,Meczup,Kum ve köpük) okumuş oldum.
En az okunan kitabı "Fırtınalar" gördüğüm kadarıyla, nedeninide bilmiyorum.
Nedense ben yazarın en çok bu kitabını beğendim .Hem daha dolu ,hem daha derin di bana göre.:)
Kitapta gerek duygusal gerek ıslahatçı ve devrimci konulara değinilmiş.Belli ki yazarın içsel ve manevi konularda birtakım kaygıları var.Yalnız kalmışların ve yalnızlık çekenlerin seveceği bir kitap.
Bitmesini istemediğim bir kitap oldu benim için.Herkese tavsiye ederim.

YAĞMURUN ŞARKISI
Ben denizin iç çekişiyor,gökyüzünün gözyaşı.Tıpkı duygular denizinin iç çekişi , tefekkür göğünün gözyaşı ve ruh ovası 'nın gülümseyişi olan aşk gibi....

GÜZELLİĞİN ŞARKISI
Ben şairlere vahyedenim, ressamlara yol gösteren , müzisyenlerin hocasıyım ben.
Ben menekşe çiçeğinin iç çekişinden daha yumuşak , fırtına dan daha şiddetliyim.

Fırtınalar adı gibi içeriğide sürekli gelgitlerin, yanlızlık ve ölüm temalarının olduğu, arada acaba bu adam ne demek istemiş ya da burda anlattığı şeyin öznesi ne gibi sorularla zihnimi kurcalayan bir kitaptı. Okudukça Halil Cibran'ın düşünce dünyasına hayran kalmamak elde değil. Kendini ifade tarzı ve farklı dünyasıyla yazdığı eseri, beni tekrar oku diyen bir kitaptı.

İnsanın düşüncelerini zorlayan bir eser. Kitapta derin bir anlama sahip olmayan cümle hiç yok gibiydi. Aslında okuduğunda her birinin üzerine uzun uzun düşünmek gerekir. Yavaş yavaş okunması gereken bir kitap. Konusu "her şey". Şöyle özel bir konusu var denilecek türden değil. Düşününce hayat var içinde.