Yıldızlararası uzayda bulunan bir uzay aracı sürtünme ve hava direnci mevcut olmadığı için – herhangi bir gezegenin ya da yıldızın kütleçekim alanı tarafından hızlandınılmadıkça – aynı hızda ilerlemeye devam edecektir.
Pek çok yer dolaşan Aristoteles, canlıları, davranış biçimleri ve anatomileri temelinde gruplandırmak üzere detaylı zoolojik gözlemler yapan ilk kişi olmuştur. Balıkları ve deniz organizmalarını toplamak ve parçalarına ayırıp incelemek amacıyla balıkçılarla denize açıldı. Yunusların akciğerleri olduğunu keşfettikten sonra bunların balık olarak değil de balinalarla birlikte sınıflandırılmaları gerektiğine kanaat getirdi. Bunun yanı sıra, doğum yapan dört bacaklı hayvanları (memeliler) yumurta bırakan hayvanlardan (sürüngenler ve amfibiler) ayırdı
İki Voyager uzay aracı da 1977 yılında fırlatıldı. Uzayda hiçbir sürtünme ve hava direnci ile karşılaşmayan bu araçlar, Newton'ın hareketin ilk yasası uyarınca, uzayın derinliklerinde bugün bile yol almaya devam etmektedir.
Sadece birkaç nesil içinde insanlık, Evrenin merkezinde yaşamaktan milyarlarca galaksinin arasında varlığını sürdüren Samanyolu galaksinin kenarındaki "soluk mavi nokta" üzerinde yaşamaya geçti.
İnsan bedenindeki genetik bilgi taşıyıcılarının deoksiribonükleik asit (DNA) olduğu 1944 yılında keşfedildi ve kimyasal bileşiminin ise nükleotit adı verilen dört farklı molekülden oluştuğu gösterildi.
Suya batan bir cismin taşırdığı su hacminin, o cismin hacmine eşit olduğunu fark edip "Eureka!" diye haykırmasıyla da hatırlanan Arşimet, kaldıraçlar, vidalar, kasnaklar ve pompalar ile ilgili problemleri çözmek üzere mekanik bilimine ve fiziğin diğer dallarında matematiği devreye sokmasıyla da tanınmaktadır. Arşimet, sıklıkla "Geometrinin Babası" olarak anılan Öklit'in İskenderiye'de kurduğu bir okulda okudu. Matematiksel bir tez bakımından ana kalıbı Öklit tarafından geliştirilen geometri bilimi sonraki 2.000 sene boyunca araştırmalara konu olacaktı.
16'ncı yüzyıl İtalyan bilgini Gerolamo Cardano sadece negatif sayıları kullanmakla kalmadı, Ars Magna adlı eserinde üçüncü derece (kübik) denklemleri (x^3 gibi üssü 3 olan ama daha da fazla olmayan en az bir değişken içeren denklemler) Çözmek üzere karmaşık sayıları kullanma fikrini tanıttı. Karmaşık sayılar a + bi şeklini alır; burada a ve b gerçel sayılardır ve i ise sanal birim olup genellikle i = √-1 şeklinde temsil edilmektedir. Söz konusu birime "sanal" denmektedir çünkü karesi alındığında negatif olur ve ister pozitif isterse de negatif olsun, herhangi bir gerçel sayının karesinin alınması pozitif bir sayı üretir.