Cevriye'yi ona bağlayan duygu bir kasırga şiddetindeydi ve Cevriye bu hissin önünde müthiş bir kasırgaya kapılmış ince bir dal parçası iradesizliği içinde ona doğru sürüklenip gitmişti.
Sevgilisine giderken, üstündeki gündelik elbiselerini atan bir insan gibi fahişeliği, sokağı, meyhaneyi, jilet yaralarını, dövüşü, küfürleri, rezaleti üzerinden sıyırıp atıyor, başka bir kimlikle süsleniyor ve oraya öyle gidiyordu.
Cevriye onu tanımadığı için, sevemediği anasının, hayali kalbinde ölmemiş olan babasının, dünyaya gelmemiş olan, geldiyse kendisinin tanımadığı kardeşlerinin, hiçbir zaman bir genç kız olmadığı için karşısına çıkmamış bulunan nişanlısının, kendisine hiç de kısmet olmayacak kocasının yerine sevmişti. Onu hepsi için ve hepsi kadar sevmişti