Foucault için, deli, hasta, sapkın, çalışan, yaşayan, konuşan ya da arzu insanı olarak kimlikleştirildiği zaman, insana kendini düşünmek olanağını veren doğruluk oyunlarını -yani varlığın tarihsel bakımdan deneyim olarak kendilerinin içinde kurulduğu ilişkileri- sorgulamak oluyor gibi görünüyor. Bu nedenledir ki filozof, hayatının sonunda ve geçmişe yönelik bir biçimde, işini bir "doğruluğun tarihi" olarak tanımlar.