Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok

Erich Maria Remarque

En Eski Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok Sözleri ve Alıntıları

En Eski Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok sözleri ve alıntılarını, en eski Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yüzü toprak adamların yüzüdür, gözleri mavi, sırtı hafifçe kamburlaşmış...
Savaş
Kim ne derse desin savaşta at kullanmak dünyanın en sefil alçaklığıdır.
Reklam
Çalışıp çabalayan ve dertleri başından aşkın olan bizim gibi kendi halinde kimseler sevgilerini fazla göstermezler. Zaten bilinen bir şeyin üzerinde durmak adetleri değildir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Albert bu düşüncemizi en iyi dile getiriyor: "Savaş bizim için herşeyin tadını,tuzunu kaçırdı.Biz bir işe yaramayız artık!" Hakkı var.Genç değiliz biz artık.Dağları devirmek,dünyayı fethetmek isteğimiz kalmadı.Tam tersine,kaçıyoruz.Kendi kendimizden,yaşadığımız hayattan kaçıyoruz.On sekiz yaşındaydık.Tam yaşamayı ve dünyayı sevmeğe başlamıştık.Bizi bu dünyayı mahvetmekle görevlendirdiler.İlk bomba bizim yüreğimizin içinde patladı.Çalışma,çaba,ilerleme dünyasıyla ilişkimiz kesildi.Böyle şeylere inanmaz olduk.Biz yalnızca savaşa inanıyoruz artık!
Sayfa 82
Kropp yerinde doğrularak, "Pekala" dedi."Bak şurada,şu küçük beyaz bulutlara.Bunlar uçaksavarların dumanları.Biz daha dün oradaydık.Beş ölü,sekiz yaralı.Ne eğlendik! Ne eğlendik!...Bir dahaki sefere sen de bizimle gelirsin.Çocuklar ölmezden önce senin karşına gelir,selam dururlar ve saygıyla,"Lütfen ölebilir miyim?" diye sorarlar,artık. "Cakartayı çekebilir miyim,lütfen?" diye izin isterler."Çoktandır sizin gibi birini bekliyorduk," diyecekleri de su götürmez."
Sayfa 84
Reklam
Yanıbaşımda bir çavuşun kafasının uçtuğunu gördüm.Buna rağmen daha birkaç adım koştu.Kopuk boynundan kanlar fıskiye gibi fışkıryordu...
Sayfa 107
Vahşi birer hayvan olup çıktık.Dövüşmek değil,yaptığımız.Yok olmamak için kendi kendimizi savunuyoruz.El bombalarımızı insanlara fırlattığımız aklımıza bile gelmiyor.İnsan diye bir şey bilmiyoruz şu anda! Başı miğferli yüzlerce ölüm var karşımızda!
Sayfa 105
O soluk benizleri, o sıkılmış yumrukları, o acınacak cesetleriyle küçücük çocuklar! Cephede ne yaptıklarını bilmeden koşup duruyorlar ama yaralandıkları zaman bağırmayı bile gururlarına yedirmiyorlar.Karınları deşiliyor, kolları, bacakları uçuyor da yalnızca yavaş sesle hıçkırarak analarını çağırıyorlar.Ve yanlarına birisi yaklaşır yaklaşmaz hemen susuyorlar.
Sayfa 120
...İnsan gözü denilen bir çift küçük noktada bazan ne derin acılar birikebiliyor!
Sayfa 173
Reklam
Gencim ben,yirmi yaşındayım.Ama hayatta bildiğim biricik şey umutsuzluk,ölüm,korku.Ve bir keder uçurumunun üzerine atılmış sığ,soytarıca bir neşe...İnsanların nasıl birbirine düşman edildiğini;nasıl ses çıkarmadan,bilmeden,aptalca,uysalca,masumca birbirlerini öldürdüklerini biliyorum.Yer yüzündeki en keskin zekaların bu işkenceyi büsbütün inceltmek ve uzatmak için silahlarla sözler icat ettiğini görüyorum.
Sayfa 236
Hayat yalnızca ölüm tehlikesine karşı tutulan bir sonsuz nöbetten ibaret.Hayat elimize iç güdüsünün silahını verebilmek için bizleri bilinçsiz hayvanlar haline getirdi.Duygusuzlukla güç verdi bize.Bu sayede çevremizdeki dehşet manzaraları karşısında perişan olmuyoruz.Yoksa bilinçli ve açık olarak düşünebilseydik çoktan mahvolmuştuk.....
Sayfa 240
Bu köylüler heyecana geldikleri zaman yüzlerinde tuhaf bir bakış beliriyor:Özlemli bir tanrıya bakışla inek bakışının bileşimi bir ifade...Yarı aptal,yarı vecd içinde...
Sayfa 242
Gelen takviye kuvvetleri dinlenmeye muhtaç cılız çocuklardan meydana gelmiş.Gerçi sırtlarında çanta taşımaya bile güçleri yetmiyor.Ama ölmesini biliyorlar.Binlerce ölüyorlar...
Sayfa 246
Fırtınalar kamçılardı bizi.Kurşuni ve sarı renklerin kargaşalığı arasından mermi parçalarının tipisi de başlayınca etraf yaralıların o çocuksu bağırışlarıyla inim inim inlerdi.Ve geceleyin,param parça olmuş hayatların sessizliklere doğru,bezgin,bitik,yalvardıkları duyulurdu.
Sayfa 252
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.