Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gavur İzmir Güzel İzmir

Tarık Dursun K.

Gavur İzmir Güzel İzmir Gönderileri

Gavur İzmir Güzel İzmir kitaplarını, Gavur İzmir Güzel İzmir sözleri ve alıntılarını, Gavur İzmir Güzel İzmir yazarlarını, Gavur İzmir Güzel İzmir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Giden trenin makinisti birkaç kez düdük çalar ve sonra tren alır başını giderdi.Geride inleyen puflayan bir seda kalırdı,bir de bakardınız o da dumanıyla gökyüzüne savrulmuş sonra da yok oluverirmiş...
..işte şu kor bakan gözlerini yaksın,etin akbabalara değil,kurtlara, börtü böceğe yem olsun,ruhun yedi kat yerink dibine göçüsün,azaplar icin de kalasın...
Reklam
Geçmiş zaman, bir vakitler Izmir'de radyo bilinir ,ama bulunmaz bur "anka"'ydı.
...içten bir sesle " yalnız bırakıp gitme beni bu akşam yine erken " diye bir şarkı başlardı.
... eskiden güneş daha çok ısıtırmış,süt simdiki gibi çabucak kesişmezmiş..Yani her şeyin iyisi ve has'ı hep eskidenmiş.
Tabii, bu benim sana anlattıklarım,bir zamanlardı,bir zamanlarmış.. dedi Onlardan getir cansız bur hayalimiz bile kalmadı,bir resminiz yani.Her şeyi elbirliğiyle,açgözlülüğümüzle hikaye ettik,her şeyi çenemize vurdurduk.
Reklam
.. bu deniz çok adam yemiştir, yesin hakkıdır,çünkü biz de onu yedik,hem de doymak bilmez bir iştahla...
" imbat bu " dedi. O da olmasa Ege'nin kıyı kasabalarıyla, gözün gördüğü görmediği onca adalar insanı yazın sarı sıcağında yanar, kavrulup pişer alimallah.
Gelişin hayattır, eve gelişin bolluk, yanına uzanmam en büyük sevincimdir . (Sümer tabletlerinden)
... gerçek tarih insani yeniler,yaşadığı günün değerini açıklar ona ve onu yarına hazırlar.
Reklam
Kentler, kendileriyle ne zaman tanışırsanız, güzelliklerini ve içtenliklerini o zamandan başlayarak sergileyip size verirler.
Sayfa 104Kitabı okudu
Sonra “Büyük Göç" geldi çattı; İkiçeşmelik'e ve Karataş'a. Bir anda, akıl almaz bir çabuklukla bu iki İzmir semti boşalıverdi. Gece mi gitmişlerdi de biz farkına varamamıştık? Ya da gün ışırken, biz derin uykumuzdayken mi? Bir de baktık; evler boşalmış, insanlar gitmiş.. Ne bulmuşlarsa, onunla... Neye güçleri yetmişse, onunla. Bir anda Coya da, kavrulmuş karpuz çekirdekleri de, sübye de, boyoz da, fırında yumurta da, susam kokulu sıcak sıcak dökülmüş üstü tarçınlı lokma da gitmişti onlarla. Yasef Usta mı? Hayır, o gitmemiş ve kalmıştı. Yine her akşam meyhanesinde biz onunla, o bizimleydi. Yalnız... Şimdi şimdi hatırlıyorum; bir kahır, bir hüzün, bir durağanlık gelmiş, çökmüştü üstüne. Ali Rauf'un Giritli fıkralarına gülmüyor, Ziya Metin’in asla gerçekleşmeyecek tiyatro düşlerine arka çıkmıyor, balıkçı Ali sormazsa, bize bedavadan sardalya ısmarlamıyordu. Sonra o da gitti İsrail'e.
Sayfa 151Kitabı okudu
Gerçekten de öyleydi. Babam, Maliye’de memurdu. Uzun yıllar, şimdi bize çok gülünç gelen bir aylığa, on altı liraya çalışıyor, memurluk ediyordu. Ama o yıllar, bereket ve bolluk yıllarıymış! Belki yanılıyorum, belki bana öyle geliyor. Babam aylığının sekiz şu kadar lirasını “Memurlar Kooperatifi”ne yatırır, Alireis Mahallesindeki evimize çıkan yokuşu kan ter içinde çıkan bir hamal dünyanın yiyeceğini içeceğini taşırdı. Babam, üstüne üstlük keyif ehli bir adamdı, her akşam rakısını içmeden edemezdi.
İzmir'de İmbat Rüzgarı
"İmbat bu," dedi. "O da olmasa, Ege'nin kıyı kasabalarıyla gözün gördüğü görmediği onca adalar insanı yazın sarı sıcağında yanar, kavrulup pişer alimallah. "