Gazze İçin Sessizlik sözleri ve alıntılarını, Gazze İçin Sessizlik kitap alıntılarını, Gazze İçin Sessizlik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ülkenin dışında kalanlar seni kıskanıyor çünkü sen vatanındasın ve onlar mülteci olarak başkalarının vatanında. Onlara, suyu görebilmenin susuza faydası olmadığını, aksine bu durumun buradakilerin içini kanattığını söylüyorsun.
Vatanından seni ayıran, sadece tek bir sokaktır. Onu geçtiğinde seni tutuklayıp, ülkeye kaçak olarak giriş yapmak ve devlet mülkünü tehdit etmekle suçluyorlar.
Yolun kenarında, kaldırımda dur ve kuru bir ağaç ol!
Seninle ölüm arasında sadece bir bıçak ucu var. Onlara bakıyorsun. Toprağını nasıl sürdüklerini görüyorsun, sabanları ciğerine indirip parçalıyorlar.
Acıdan ve öfkeden çığlık attığında seni Yahudi düşmanı ilan ediyorlar. Nehre uzak şiir böyle yazılır. Nehri geçmektense şiir yazıyorsun. Rahatlık içinde yaşayan eleştirmenler, senin alenen bildirmediğin tutumun ve görüşlerin için senden hesap soruyor. Bilmiyorlar ki alenen İsrail'in varlığını ret ve inkâr etmek, buradan atılmak anlamına geliyor. Düşmanlarını bu şekilde reddedersen, ülkedeki kendi varlığını reddetmiş oluyorsun. Bir şeyi nasıl dediğine çok dikkat ediyorsun, çünkü burada kalmak istiyorsun.
Böylece nehri geçmeyen şiirler yazmayı tercih ediyorsun. Zengin ve refah içinde yaşayan eleştirmenler seni vatana ihanet etmekle, düşmanların da antisemitizmle suçluyorlar.
Araplar Filistin’le ‘ben ve o’ ilişkisi içinde yaşamaktadırlar.
Yahudiler ise Filistin’le ‘ben ve sen’ ilişkisi içinde yaşamaktadırlar.”
Bu söz felsefeci Martin Buber’in ağzından çıkmıştır. Dediğine göre, insanın etrafındakilerle ilişkisi iki türlüymüş. Ya ‘ben ve o’ yaklaşımıyla ya da ‘ben ve sen’ yaklaşımıyla. ‘Ben ve o’ yaklaşımı, zaman ve mekâna bağlı olup sebep sonuç kanunlarına tabiymiş. Bu ilişkide özgürlük değil, zorunluluk ortaya çıkarmış. ‘Ben ve sen’ ilişkisi ise zaman ve mekândan bağımsız olup, burada zorunluluk değil özgürlük ortaya çıkarmış. Buna göre ‘ben ve o’ ilişkisinde insanın varlığı hakiki bir esasa dayanmamaktaymış.
-Bir daha ne zaman buluşacağız?
-Hep yaptığın gibi, yüreğimin içine sığmayıp da dışarı çıkıp karşımda oturduğun zaman. Senden ricam fazla karşıma çıkmaman, çünkü hüzün ve saflık zaten hiç eksik olmuyor bende.
Senelerdir içinde taşıyordun şimdi sel gibi boşalan bu gözyaşlarını. Ah annem! Ben hâlâ küçücük bir çocuğum. Dertlerini alıp koşarak onun yanına gitmek istiyorsun. Hepsini ağlayarak kucağına bırakmak istiyorsun.
-Bir insan, çocukluğunu yok etmeye kalktığında intihar ediyor demektir. Sana ihtiyacım var, çünkü bir neslin tanıklığını yapıyorsun. Çok fazla çıkma ortaya, çünkü şehirler çirkinliklerle dolu ve birçok arkadaşım ölmektedir bu günlerde.
Askeri üniformaların cebine soktular Filistin'i. Ama Filistin, öyle ya da böyle vatanın kalacaktır... Harita, katliam, toprak veya düşünce ile. Vatanındır. Hançerle de olsa onlara ait olduğuna inandıramazlar seni.
— Bir daha ne zaman buluşacağız?
— Hep yaptığın gibi, yüreğimin içine sığmayıp da dışarı çıkıp karşımda oturduğun zaman. Senden ricam fazla karşıma çıkmaman, çünkü hüzün ve saflık zaten hiç eksik olmuyor bende.
— Hüzün nasıl sardı seni?
— Cildimin hücrelerinden girerek.
— Sevinç?
— Sevinç, cehenneme gelen çocukların ağlamasından ve cennete giden savaşçıların ayakkabılarından gelir.