Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gece Çığırtkanları

Şenay Eroğlu Aksoy

En Eski Gece Çığırtkanları Gönderileri

En Eski Gece Çığırtkanları kitaplarını, en eski Gece Çığırtkanları sözleri ve alıntılarını, en eski Gece Çığırtkanları yazarlarını, en eski Gece Çığırtkanları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Duru bir kederle anlatıyordu. Abartmadan, bir tek sözcüğü bile körü körüne kendi acısını çoğaltmak, fiyakasını arttırmak için boşluğa salmadan, derin soluklar alarak anlatıyordu.
Sayfa 12
Ne oluyor, nasıl oluyor da gecenin, karanlığın fırçasıyla birçok şeyi örterek açtığı o büyük boşluğu, hep kendi sözlerimizle dolduruyoruz? Yetmiyor, bir de yazıyoruz bu güçle deşip dağıttıklarımızı. Yazdıklarımız öylesine içli ki, kimi zaman kendimiz bile birkaç kez okumaya dayanamıyoruz.
Sayfa 12
Reklam
Geceye karışıp bir kerecik olsun kendi karanlığına bakmamış olanlar, onlar duyamazlar ki gecenin açtığı boşlukta yankılanan sözcüklerimizi... Geceyi bilenler kimi şeylerin açığa çıkması için herkesin uyumasını bekliyor. Öyle azlar ki, kendi seslerini duymak için öbürlerinin susuşunu beklemekten başka seçenekleri yok.
Sayfa 13
Şimdi böyle söğüdün ardından ona bakarken yeryüzündeki tüm acıları duyumsuyorum içimde, hiç hatırlayamadığım, uzun boyunlara asılı kalan özlem dolu sarılmaları. Ona baktıkça içime yağan karanlık yağmurları, yalnız benim bildiğim keder gölcüklerinde topluyorum, o gölcüklerin içinde nilüfer yok, bir tek kuş süzülmüyor yüzeyinden, üşüyorum. Sesliyorsun ya beni, içimdeki gölcüklerin buğusunda, puslu, görüşü net olmayan bir yerden bakmaktayım, varabilir miyim sana?
Sayfa 16
İnsan dediğin başkasından gelen sesi bir dağ yamacı gibi kendinde yankılayamazdı. Durup beklerdi, o ses kendine ulaşmadan önce çarptığı yerlerde soğurulsun, yaşanmış bütün acılara tanık çınarın, mezar taşlarının ve servilerin üzerine sinmiş öbür seslere karışsın; sonra çokça kendi olamadan geri dönsün diye. Hem başkasına ses olmamanın önkoşulu değil miydi, erişmek istediğinin gün gün dokuduğu ömre karıştıktan sonra ona ulaşmak?
Sayfa 18
Ömrüm boyunca gördüğüm en zarif hareketlerle süzülen balıklara baktım hayranlıkla. Bunca zarif kıvrılışlarla suda süzülüşlerinde neden çürüten bir aynılık vardı?
Sayfa 19
Reklam
Hayat gerçekteki gibi hızlı değil düşlerimde, birkaç âna çakılı.
Sayfa 21
Çocukluk başkalarına kolaylıkla karışmanın adıydı, sorgusuz sualsiz, onların bir parçası olmanın adı. Ben çoktan yitirdim o duyguyu.
Sayfa 22
Düşünmüş taşınmış, yasalarını özenle yaptıkları mahkemeler kurmuş, konuşmuş, konuşmuş, komuşmuşlardı. Salonlarında cüppe giyen, yakaları pırpırlı adamlar yüksek platformlarda oturmuştu, beni tam karşılarındaki alçakta kalan küçük sandalyeye oturturken. Bu kör dövüşüne savunma hakkımdan feragatle başlamıştım. Bu denli alçakta kalması hesaplanmış bir sandalyede oturtulmak, adalet arayışında kafa karıştırıcı, eşitlik ilkesine aykırı değil miydi? Onlara sorarsanız o yakası pırpırlı olanlar değil, adaletmiş yüksekte duran... Laf, sanki kendileri bilmiyordu; yüksek, alçakta kalanlar üzerinden yüksekliğini koruyordu.
Sayfa 29
"Bir meselenin nasıl sonlanacağını dil belirler, yürüyeceğin yol, acıyı çözerken kurduğun dilde gizlidir, kendinle iyi konuş" diyordu.
Sayfa 32
73 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.