Kudüs’te dar bir sokak
İki Süleyman’ın buluştuğu tarih
Bir yufka yürek, bir ekmekçi kadın
Güçlü kralların muhkem duvarları dibinde
Ve küçük haylaz çocuklar aralık dişleriyle
Süt kokuyor tenleri alınları ıslak
Bana birşey anlatıyorlar
Belki bir dev masalını çocukça
Ömer’in devesi geliyor bir de kölesi
Şehri kucaklıyor bir uçtan bir uca
Ömer’in adil yüreği
Kudüs’te bir akşamın solgun ışıkları
Kubbetüs Sahra’dır akşamı nakışlayan
El ayak çekilirken
Kuşlar kuş diliyle ötüşürken
Eski Kıble’nin orada
Tam orada
Jerusalem Jerusalem
Kanlı bir gün batımını ardına almış
Giyimli kuşamlı
Ve silahlı…
Aşk gizlilik ve huzursuzluk demekti, huzur değil...Şefkat, sevgi, huzur bunlar kalın bir çizgiyle ayrılıyordu ötekinden. Aşk, limon kabuğu acısı gibi ayrılıyordu öteki tatlardan. İç yakan bir şey...
“Aşk sevdiğinden uzak olduğunca aşktır. “
“Oysa ilk zamanlar fırtına yağmur kar olanca bağımsızlığıyla eser yağardı. Çatılarımız güvercinli, yüreğimiz kanatlı… Bahçemizde kaplumbağalar dolanır, kediler gezinir, ay batar, güneş gülerdi. Ücraydı sokağımız; zaten belirsizlikler içinde kaybolur yiterdi.Bindiğim aeabalarla evin önüne gelince sürücüye geri geri çıkmasını yolun bundan sonrasının olmadığını söylerdim. Tıpkı bilemediğimiz yarınlarımız gibi…”