Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Geçip Giden Her Saat Daha Gençleşiyor ( Rainer Maria Rilke'nin Yaşamı ve Şiiri )

Yüksel Pazarkaya

Geçip Giden Her Saat Daha Gençleşiyor ( Rainer Maria Rilke'nin Yaşamı ve Şiiri ) Sözleri ve Alıntıları

Geçip Giden Her Saat Daha Gençleşiyor ( Rainer Maria Rilke'nin Yaşamı ve Şiiri ) sözleri ve alıntılarını, Geçip Giden Her Saat Daha Gençleşiyor ( Rainer Maria Rilke'nin Yaşamı ve Şiiri ) kitap alıntılarını, Geçip Giden Her Saat Daha Gençleşiyor ( Rainer Maria Rilke'nin Yaşamı ve Şiiri ) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
XIX. yüzyılın sonlarına doğru dönem, sanayileşmenin ve kentlerin büyüyüp yığınlaşmasının yaşandığı zamandır. Yığınlar sabahın köründe işe, akşamın karanlığında eve koşmaktadır. Yoksulluk ve yılgınlık, günlük telaşla iç içedir.
Reklam
Kilise ya da manastır kapısı, halk yoksulluğunun sınıfsal nedenidir, ama bunu örtmek için, fakir çorbası çıkarır. Egemenlerin, halkı sömürerek varsıl olanın şefkat ve acıma duygusu, iyiliği, bu yağsız çorbadan ibarettir. Halktan aldığının binde birini bile vermeksizin, sanki büyük yardımseverlik gösterisidir. Ama aç insan, buna kanmaz, kilise kapısına, çorbaya, ancak açlığını biraz dindirmek için zorunlu uğrar.
Modern yapıların bir şablona göre yapıldığını düşünür ve bunda estetik bir zevk bulmaz. Eski güngörmüş, kişilikli evler, küçük de olsalar, ona göredir. Bu tavır elbette yeniye karşı bir tavır değildir. Ama yeni, niteliksiz ve kişiliksizdir, bir şablondan çıkmıştır. Dolayısıyla orada barınmak zorunda kalan insanları da bireyleştirmek, kişilik ve karakter kazandırmak yerine, yığınlaştıracaktır. Eski ev ile karşısındaki yenileri karşılaştırırken, farklar somutlaşır.
Kilise ya da manastır kapısı, halk yoksulluğunun sınıfsal nedenidir, ama bunu örtmek için, fakir çorbası çıkarır. Egemenlerin, halkı sömürerek varsıl olanın şefkat ve acıma duygusu, iyiliği, bu yağsız çorbadan ibarettir.
Sayfa 25 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
Çokça haklısınız bay Rilke ..
Modern yapıların bir şablona göre yapıldığını düşünür ve bunda estetik bir zevk bulmaz. Eski güngörmüş, kişilikli evler, küçük de olsalar, ona göredir. Bu tavır elbette yeniye karşı bir tavır değildir. Ama yeni, niteliksiz ve kişiliksizdir, bir şab­londan çıkmıştır. Dolayısıyla orada barınmak zorunda kalan insanları da bireyleştirmek, kişilik ve karakter kazandırmak yerine, yığınlaştıracaktır.