Sağlığın mutlak "kusursuz" bir şey olduğu, "sağlıklı" çocuğun şunu ya da bunu "taşımaması" gerektiği düşüncesinin gerçekle de, usla da ilişkisi yoktur. Kusursuz ve mutlak'ı aramak sinirceli kişiliklerin açık seçik gizemli bağışlanma düşleridir. Sağlıklı çocuklarla hasta çocuklar arasında ayrım, birincilerin coşkusal bozukluklar taşıyıp ikincilerin böyle bozukluklara sahip bulunmasında değildir; ayrım, sinirceli çocukların yaptığı gibi, sürüp giden dirimsel hastalık engeline ömür boyu saplanıp kalmamakta, ondan kurtulabilme yeteneğindedir.
Hiçbir sarsıntı geçirmeyen çocuklar yetiştirmeyi değil, hastalıklı zırha bürünmeden uzak, dolayısıyla herhangi bir hastalığın kök salıp süremeyeceği çocuklar yetiştirmeye çalışmalıyız.
Ancak doyuma eremeyen, cinsel yaşamı kösteklenmiş ve sarsılmış, kafası aktöresel ketvurmalarla dolu kişi cinsel açıdan tehlikeli olur; buna karşılık, cinsel açıdan doyumlu ve sağlıklı kişi, kaç kişiyle nasıl ilişki kurarsa kursun, toplumsal yaşayış için tehlike yaratmaz. Bunu kendi yaşantımıza bakarak da saptayabiliriz. Cinsel açıdan doyumlu, sağlıklı bir erginin, şehvetini doyurmak üzere küçük çocukları tavladığını, giderek öldürdükten sonra cansız cesetlerine saldırdığını kim gördü acaba?
Coşkusal yara izi böylece yerleştikten sonra , çocuğun usdışı biçimde coşkusal karışıklığa düştüğü her zaman ve yerde makina şaşmazlığıyla ortaya çıkıverecekti.
Zırha bürünme bütün bedene yayıldıkça,bu güçlerde adım adım zayıflar ,ve çocuğun içinde bulunduğu çevrede varolup yaşayabilmesi için, onların yerine zorlayıcı ,aktöresel ilkelerin konması gerekir.
Sağlık hiçbir zaman mutsuzluk duymamak,hep sağlıklı olmak demek değildir,varlığın kendini mutsuzluk ve hastalıktan çekip çıkarmayı becerip becerememesidir.
Yeni doğmuş bir çocuğun canlılığının çevresini kuşatan nesnelerin canlılığına gereksinmesi vardır.Küçük çocuklar canlı renkleri kül rengi donuk renklere yeğler, devingen nesneleri de duranlara.