Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Genç Bir Şaire Öğütler

Max Jacob

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
' İçinizdekileri dışlamağa, dışa vurmaya çalışın. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Bilgiye varan çıkış noktalarının ne olduğunu mu soruyorsunuz? Başüstüne. Yoksa, insan durumunu incelemenin çıkış noktalarını mı? Ona da başüstüne. Ah, bu konuda benim de bir bilgim yok. İçinde tereyağı olmadığı için konu, hemen de tabağa yapışıveriyor. Öyle sanıyorum ki, sanatçının içini dışlatan, çok, pek çok dışlatan yapıtların sayısı azdır. Balzac, hep kendi kabuğu içinde konuşur. Beni sorarsanız, ben kötü bir eleştirmenimdir. İyi düzenlenmiş yapıtları, iyi düzenlenmiş yapan, yazarın içini dışlamasıdır. (Musset'in güldürüleri dışlaktırlar. Shakespeare'inkiler de öyle.) Üslûp nedir, içindekileri dışlamak mı? Düşünmesi sizden: Ben kapıları gösteriyorum. Bir gün gelir siz de beni aydınlatabilirsiniz, sarakaya bile alabilirsiniz. (Yo yo, öyle.) Şu da bir gerçek ki, Edgar Poe gibi hınzır zekâlı adamlar, içindekileri çok kolay dışlamışlardır.
Sayfa 38 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Başınızı derde sokmaya bakın; her şey dertli olmaya bakar.
Reklam
En önemlisi de şu: Yapıtın değeri, kendi içindekilerden değil, çevresindekilerden gelir. <<Günaydın, tünaydın>> gibi sözcükler, geniş bir doğa felsefesiyle, insanlarla, astronomi ve metafizikle ve daha bir sürü şeyle çevrilmiş olmalıdır. Büyük kitapların gizemi budur. Bütün bir ulusu, tarihini ve buna benzer şeylerini özetleyen o alçakgönüllü folklorların gizemi de budur. İbsen, evet onun gizemi de burdadır. Goethe, Tolstoy, Diderot (?) ve daha birkaç kişinin değeri de burdan geliyor. Bunlar Hugo gibi, Zola gibi, dahası, o delice sevilen Dostoyevski, o yüce yazar gibi fabrikacı değildirler..
Sayfa 55 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
' Ne ki sanat, etki yaratmak da değildir. Ama hiç mi hiç. Bu sorun üzerinde insan kendini yoklamalı. Paris mahallelerinin yoksulluğunu anlatmak istiyorsanız kadifelerden söz açacak değilsiniz. Yeter ki, bir karşıtlık çizmek istemiş olmayasınız. Demek, belli başlı noktaları seçmelisiniz. Bu konu üzerinde derinleşmek için Rus romanlarını inceleyin. Ben Gogol'un Ölü Canlar'ını size salık vereyim. Ölü Canlar'da evlerin, mobilyaların manzarasıyla insan karakterlerinin nasıl canlandırıldığını görebilirsiniz.
Sayfa 47 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Bütün iş, yaşamakta, yaratmakta, bilmekte, oyun oynamaktadır. Sanat bir oyundur. Onu bir ödev olarak ele alanların Tanrı yardımcısı olsun.
Sayfa 28 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Bilgi kötü bir şey olmaktan uzaktır. Bilgi, kişinin deneylerini arttırır. İnsanların, eşyaların deneylerden geçirilmesi ise sanatçılığı besler. Sanat ürünleri, okunan kitaplarla meydana getirilemez. Ama kitaplar, insanlardan, eşyalardan söz açar. Kitaplarda insanlarla eşyalar karşı karşıyadır. Gerçekte bilgi, anımsama, anımsama iş düş gücü demektir.
Sayfa 35 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Reklam
Sözcüklerle yazma, nesnelerle, DUYGULARLA yaz. Yani: bilginlerin, aydınların dilinden kaç. Öyküden, betimlemeden kaç.
Sayfa 55 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.