Yoğun duygularla yazılan, karamsarlığı konu alan böylesine kitaplar hiçbir zaman ilgi alanım olmadı aslında. Fakat bir kitapta mı okuduğumu yoksa bir filmde mı duyduğumu hatırlamadığım bir yerde, bu kitabın ilk çıktığı zaman gençlerin çok etkilenip intihar ettiğini duyunca ilgimi çekmişti. İntihara meyilli olduğumdan değil tabi ki sadece o denli bir duyguyu nasıl okuyucuya aktardığını merak ettiğim için. Epeydir de listemdeydi ancak zamanım oldu okumaya.
Kitap ana karakterin arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşuyor. Kendini ve duygularını yoğun biçimde anlatması beni zaman zaman yordu, konu takibinde zorladı. Ayrıca kişilerin ve yer adlarının baş harflerle veya noktalama ile geciştirilmesi bütünlüğü bozuyor gibi geldi bana. Fakat mektup yöntemi karaktere yoğunlaşma konusunda başarılı bir teknik. Benim asıl başarılı bulduğum bölüm yazarın müdahalesi ile başlayan üçüncü şahıs anlatımının olduğu o sürükleyici son bölümdü. Mektupların olduğu ilk kısımda havada kalan ne varsa cevap buluyor ve kitabın çarpıcı sonu da yine bu bölümde gerçekleşiyor.
Bende intihar isteği uyandırmadı çok şükür ama gece gece ufak bir bunalıma soktu diyebilirim.