İnsanın bütün duyguları ve letaîfeleri ancak Cemâlullah'ı görünce tatmin olacak, yerli yerine oturacaktır. Yoksa cennet bile insanın duygularını letaîfelerini, kalbini, ruhunu tatmin etmez.
"Yâ Rab! Başımıza akl-ı müstakîm, kalbimize îman-ı kâmil, vücudumuza sıhhat ve âfiyet, rızkımıza bereket ihsân buyur.
"Yâ Rab! Bizim ahvâlimizi düzelt, ef'alimizi güzel kıl. Fakirlik ve hakîrlik eleminden kurtar. Kazâdan ve belâdan halâs kıl. Düşmanların, insanı dalalete sevk eden şeytanların ve daima fenalık ile emreden nefsimizin
Ezanı duyup ta camiye gitmemenin mes'uliyyeti çok büyüktür. Sevgili Peygamberimiz (asm), iki gözü de görmeyen âmâya bile evinde kılmasına izin vermemiş, "Mâden ezânı duyuyorsun, câmiye gel!" demiştir.
Her kıştan sonra taze bir baharı, her geceden sonra yeni bir neharı getiren Kudret-i Ezeliyye, kabir karanlığından sonra da Haşir sabahını getirecektir.
Bu ikinci sayha üç bölümde oluyor:
1. Zerreleri yerine çağırıyor. Zerreler birden toplanıp cesed üzerinde duruyor. Cenab-ı Hak bir yağmur yağdırıyor. O yağmur vasıtasıyla, nasıl otlar biterse, 40 günde bütün mevcudat yarışmaya başlıyor.
2.bölümde birden hayatlanma başlıyor. Ot gibi gelişiyor.
3.bölümde, ruh gelip cesedin içine giriyor.
Hz.Muhammed (sav) o da'vetiyeyi bütün dünyaya i'lan etmiştir. "Hepiniz da'vetlisiniz. Ziyafet mahallinde ebedi kalacaksınız. Sizlere müjde, geliniz!" demiş. Ama bir şart var: "Kebâiri işleme, bid'alara taraftar olma! Beş vakit namaz kıl, farzları yerine getir!"
Cenab-ı Hak bu dünyayı bir "kahvaltı" olarak bizlere vermiştir. Kahvaltı( kahve altı) ne demektir? Eskiden ağalar, beyler sabahleyin uykudan uyanınca kahve içerlermiş. O kahveyi içmeden önce de hafif bir şeyler yerlermiş. İşte ona "kahve altı" denilirmiş. Bu dünya da kahvaltı gibidir, asıl yemek ve lezzet yeri değildir. Asıl yemek ve lezzet yeri Cennet'tir.
Her insanın yaptığı davranışlar, söylediği sözler; 1."Kiramen Kâtibin" denilen yazıcı melekler tarafından kaydedilmektedir.
2. "Hava,su,toprak," unsurlarına kaydedilmektedir.
3. "Levh-i Mahfúz"a kaydedilmektedir.
4. İnsan "hafıza"sına kaydedilmektedir.
Mahşer günü, dünya senesiyle "elli bin yıllık " bir zamanı ihtiva eder. İşte bazı insanlar o kadar uzun mahşer meydanında kalacaklardır. İmanın derecesine göre, bazı zatlar, bir farz namazı kılıncaya kadar geçen zaman kadar kalacak, ondan sonra Cennet'e gideceklerdir.
Kabirdeki yeşillikler, kabir azabının hafiflemesine sebeptir. Çünkü, o bitkiler zikretmektedirler. Onlar zikrettikçe kabir azâbı azalmaktadır. Bu sebepten kabre ağaç dikmek, ot dikmek lâzımdır. Zâten ecdadımız eskiden beri mezarlıklara selvi,çam ve sâir ağaç dikmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir.
Hz. İbrahim (as) ateşin içinde 7 gün kaldı. Sonraları hayâtındaki en lezzetli ânın, Rabbinin esmâsını tefekkürle geçirdiği o yedi gün olduğunu söylemiştir.