Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gençlik Rehberi

Bediüzzaman Said Nursî

Gençlik Rehberi Sözleri ve Alıntıları

Gençlik Rehberi sözleri ve alıntılarını, Gençlik Rehberi kitap alıntılarını, Gençlik Rehberi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Halbuki gençlik, eğer ehl-i kalp, ehl-i huzur ve aklı başında ve kalbi yerinde bulunan mü'minlerde olsa, ibadete ve hayrata ve ticaret-i uhreviyeye sarf edilse; en kuvvetli bir vesile-i ticaret ve güzel ve şirin bir vasıta-i hayrattır.
Reklam
"Gayr-i meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir."
Eğer O Güzelin Aklı Varsa!..
Eğer terbiye-i İslâmiye dairesinde, âdâb-ı Kur'aniye zînetiyle o cemal güzelleştirilse; o fâni hüsün, manen bâki kalacağı ve Cennet'te hûrilerin cemalinden daha şirin ve daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadîste kat'iyyetle sabittir. Eğer o güzelin zerre mikdar aklı varsa, bu güzel ve parlak ve ebedî neticeyi elinden kaçırmayacak...
Zevâl-i lezzet elem olduğu gibi, zevâl-i elem dahi lezzettir.
Elhâsıl ; Gençlik gidecek... Sefâhette gitmiş ise, hem dünyada, hem âhirette, binler belâ ve elemler netice verdiğini ve öyle gençler ekseriyetle sû-i istimâl ile, israfat ile gelen evhamlı hastalıkla hastahanelere ve taşkınlıklarıyla hapishânelere veya sefalethanelere ve mânevî elemlerden gelen sıkıntılarla meyhanelere düşeceklerini anlamak isterseniz; hastahanelerden ve hapishanelerden ve kabristanlardan sorunuz. Elbette hastahanelerin ekseriyetle lisân-ı hâlinden, gençlik saikasıyla israfat ve sû-i istimâlden gelen hastalıktan eninler, eyvahlar işittiğiniz gibi, hapishanelerden dahi, ekseriyetle gençliğin taşkınlık saikasıyla gayr-ı meşru dairedeki harekatın tokatlarını yiyen bedbaht gençlerin teessüflerini işiteceksiniz. Ve kabristanda ve mütemâdiyen oraya girenler için kapıları açılıp kapanan o âlem-i berzahta –ehl-i keşfe'l-kuburun müşâhedatıyla ve bütün ehl-i hakîkatın tasdikıyla ve şehadetiyle– ekser azaplar, gençlik sû-i istimâlâtının neticesi olduğunu bileceksiniz.
Reklam
Keşke gençliğim bir gün dönse idi, ihtiyarlık benim başıma ne kadar hazîn hâller getirdiğini ona şekvâ edip söyleyecektim.
Başkalarının dünyası gibi çabuk yıkılır, bozulur, benim de hususî bir dünyam var. Bu hususî dünyam, bu kısacık ömrümle ne fâidesi var?
Eğer istikamet, iffet, takva beraber olmazsa çok tehlikeleri var. Taşkınlıklarıyla, saâdet-i ebediyesini ve hayât-ı uhreviyesini zedeler, belki hayât-ı dünyeviyesini de berbat eder. Belki bir iki sene gençlik zevkine bedel, ihtiyarlıkta çok seneler gam ve keder çeker.
"Bismillâh" her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübârek kelime, İslâm nişânı olduğu gibi, bütün mevcûdâtın lisân-ı hâl ile vird-i zebânıdır. "Bismillâh" ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, dinle... Şöyle ki: Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabîle reisinin ismini alsın ve himâyesine girsin. Tâ, şakîlerin şerrinden kurtulup hâcâtını tedârik edebilsin. Yoksa tek başıyla hadsiz düşman ve ihtiyâcâtına karşı perişân olacaktır. İşte böyle bir seyahat için iki adam, sahrâya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevâzi idi, diğeri mağrur... Mütevâzii, bir reisin ismini aldı. Mağrur, almadı... Alanı, her yerde selâmetle gezdi. Bir kàtiü't-tarîka rast gelse, der: "Ben, filân reisin ismiyle gezerim." Şakî def' olur gider, ilişemez. Bir çadıra girse, o nâm ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Dâima titrer, dâima dilencilik ederdi. Hem zelîl, hem rezîl oldu. İşte ey mağrur nefsim! Sen o seyyahsın. Şu dünya ise, bir çöldür. Aczin, fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihâyetsizdir. Mâdem öyledir; şu sahrânın Mâlik-i Ebedî ve Hâkim-i Ezelî'sinin ismini al.. tâ, bütün kâinâtın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.