Bu kadar zavallı insanı öldürmek burjuvalara şans getirmeyecekti. Bundan dolayı bir gün mutlaka cezalarını göreceklerdi.....
Askerler, işçilere ettikleri gibi patronlara ateş edeceklerdi. Ve eğer Tanrı yoksa bile, onların intikamını almak için yeni bir Tanrı doğacaktı...
Hayır hayır, en iyisi dünyada hiç var olmamaktı, var olunacaksa bile, bir ağaç, bir taş, hatta daha da küçük bir şey, gelip geçenlerin ökçeleri altında ezilip kanamayan bir kum taneciği olmak en iyisiydi.
Yüz yıldan beri, servetin artmasından işçiye mâkul pay mı verilmiştı? Bir de 'özgürsünüz' deyip, onlarla alay etmişlerdi.
Doğru, açlıktan ölmekte serbesttiler...
Böyle boyun eğerek ölmektense, işçiyi açlıktan kırıp geçiren sermayenin zulmüne başkaldırarak ölmek daha iyi değil miydi? Aç kaldıkları için başkaldırıyorlar, sonra yine aç kaldıkları için boyun eğiyorlardı! Bu saçmalığa dur demenin zamanı gelmemiş miydi?
"Kırk beşi yeraltında olmak üzere elli yıl maden ocağında çalışmak dile kolay değil mi?"
(...) "Kömür..." dedi. "Ciğerlerim tıkabasa kömürle dolu, hani bir yaksam ya ömür boyu beni ısıtır. Oysa beş yıldır aşağıya adımımı atmadım. Sanırım nasıl olduğunu anlamadan içimde biriktirip durmuşum da haberim yok."