Yazar Annie
Dillard'ın Tinker Vadisindeki Gezgin adlı romanında belirttiği üzere, yitim yaşamanın bedelidir: "Kaldığın sürece ödenmesi gereken olağanüstü
kira!"
"Senin herhangi bir şeyi, yani sevgiyi ya da kederi ya da herhangi bir şeyi yaşayış tarzında öylesine bastırıcı bir şey var ki, sanki yaşamın içinden hiç değişmeden kayıp gitmeye çalışıyorsun..."
İlk olarak ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra Nazi toplama kamplarından kurtulanların, psikanalistlere doğal ya da insan eliyle oluşturulan felaketlerden kurtulanların iç dünyalarını bilinç ya da bilinçdışındaki suçluluklarım, yas tutmadaki güçlüklerini ve suçluluktan dolayı bağlarını gevşetme güçlüklerini inceleme olanağı verdiği zaman dikkati çekmiştir.
Yitimsiz sevgi yoktur.
Ve bir miktar yas tutmaksızın yitimin ötesine geçmek diye bir şey yoktur.
Yas tutamamak, ölüm ve yeniden doğumun büyük, insanca döngüsüne girememektir.
ROBERT JAY LIFTON
Annemin yaşamını yitirmesinin mi? Zevklerinin sona ermesinin mi? Artık asla tatlı pınar suyu içemeyecek ya da güneşte oturamayacak, torunlarını göremeyecek... Yoksa yasını tuttuğum benim kendi yitimim mi? Annemin fiziksel varlığına doyamamam mı? Onun yan odada, yan evde, komşu şehirde olduğunu bilmek... Ya da belki çocukluğumu ve gençliğimi, geçmişimi kaybetmenin yasını tutuyorum. Annemdeki bana ait kayıtların yasını tutuyorum. Onun desteğinin, onayının, işler kötü gittiğinde düzeleceğine dair güvence vermesinin yasını tutuyorum. Kendimin bir gençlik versiyonuna mı yapışıp kalıyorum? Yoksa yasını tuttuğum, kaybettiğim masumiyetim mi?
Deutsch, kederlenememenin çocukluk dönemindeki çözümlenmemiş bir yitimden kaynaklandığını ve bastırılmış duyguların eninde sonunda bir ifade yolu bulacağını savunmuştur.