Bütün insansal teknolojilerin eti molojisi bedenin kendisinde bulunmalıdır ki bunlar, geçmişteki gibi bedenin
ya da parçalarının protez aygıtları, mutasyonları / değşinimleri ve metaforl arıdır. (Eğer bir yatalak olsaydınız ve çevrenizi yalnızca abşları yatağın kenarına monte edilmiş bir bilgisayarla yorumlanan ve size karşılık olarak yatağı alçaltıp yükselten, hemşireyi çağıran, kitap sayfalarını çeviren ve ışıkları yakıp söndüren plastik bir kamışa üflemek suretiyle kontrol edebilseydiniz, bu olguyu kendi kendinize keşfedebilirdiniz.)
Gezegenin çevresindeki elektronik kuşak, evsizlerin ve açlıktan ölenlerin feci durumlarını günlük olarak dramatize edecek ve okuryazarlığın nesnel, nicel konumu her yerde saldırıya uğrayacaktır. Son yirmi yıl içinde Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, Afrika ve Ortadoğu'da özgür radyo istasyonlarının kurulmasını sağladığında bu, söz konusu bölgelerdeki okuma ve yazma kurumlarını sarstı. 3 yüzyıldan beri beyaz misyonerler, Batı alfabesiyle bütün bu ülkeleri kabilecilikten uzaklaştırmak için didiniyorlardı. Bir kuşaktan kısa bir sürede radyo (ve daha sonra TV), kabilenin işitsel temelini tekrar devreye soktu.
Yeni vidyo bağlantılı teknolojiler, zeminin figür üstünde yeni bir tekel empoze edeceğini vaadediyorlar. Mekanik çağ değerlerinden geri kalan ne varsa, aşırı enformasyon yüklemesi tarafından yutulmak üzeredir. Medyanın belirleyiciliği, yeni kültürel zeminlerin ister istemez yeni teknolojilerin eylemleriyle yüklenmesi, yalnızca kullanıcılar iyi ayarlanmışlarsa, yani derin uykudalarsa mümkündür. Yan etkiler girdabı, James Joyce tarafından yazıya dökülmüştü: "Öğrenmeden istekli, amacı olmadan sarmal." Mamafih dikkat sarfetme yönünde bir isteklilik bulunduğu sürece, kaçınılmazlık sözkonusu değildir.
"Propaganda total olmalıdır. Propagandacı, hizmetinde bulunan bütün teknik araçlardan yararlanmalıdır: Basın, radyo, Tv, sinemalar, posterler, toplantılar, kapı kapı dolaşma..."
"Sinestezi" denen şey, izlenimlerin bir duygu tarzından ötekine sıçraması, bütün dillerin tanık olduğu bir olgudur. İki yönlü de işler: Görüntüden sese ve sesten görüntüye.