Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Göç Sosyolojisi

Yusuf Adıgüzel

Göç Sosyolojisi Gönderileri

Göç Sosyolojisi kitaplarını, Göç Sosyolojisi sözleri ve alıntılarını, Göç Sosyolojisi yazarlarını, Göç Sosyolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Küreselleşmenin toplumsal hareketliliği olabildiğine artırdığı günümüzde, hiçbir devletin, homojen bir etnik oluşturması mümkün değildir. Küreselleşen emek piyasasının iş gücü hareketlerini ziyadesiyle ulusallaştırılmasıyla, az veya çok bütün toplumların içinde farklı etnik kökenden ve farklı ülkelerden gelen grupların olması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Göç, bir anlamda sebep ya da sonuç olarak, sosyal değişme ve gelişmenin göstergelerinden biri olup, kültür değişimlerine yol açan bir unsurdur. Bu açıdan kültürel değişmenin hem nedeni hem de sonucu olarak görülebilir.
Reklam
Dünyada bu kadar hızlı ve devingen bir sosyal hareketlilik varken, göç çalışmalarını ulus devlet merkezli bir anlayış ile ele almaya çalışmak, sorunları anlamayı ve çözmeyi güçleştirecektir.
Mültecilerin statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne göre mülteci; ırkı, dini, tabiiyeti belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen kişidir.
Göçler sonucunda birey ve toplumlar sadece fiziksel olarak mekanlarını değiştirmekle kalmazlar, aynı zamanda bireysel ve sosyal hayatlarını kuşatan bütün ilişkileri de yeniden kurarlar. Çünkü göçmenler, bir fiziksel mekandan bir başkasına giderken sadece elle tutulur, gözle görülür eşyalarını değil, tüm hayat tecrübelerini, yaşam biçimlerini, dillerini, kültürlerini, anılarını ve hayallerini de götürürler.
Triton
''AB Sınır Koruma Örgütü Frontex'in öngördüğü bir sahil güvenlik programı olan Triton, Mare Nostrum'dan çok farklı bir programdır. Triton bir arama kurtarma programı olarak görünmemektedir. Frontex'in kendi arama kurtarma gemileri bulunmamakla birlikte, AB üyesi ülkeler tarafından verilen ödünç gemilerle kurtarma programlan yürütülmektedir. Aylık bütçesi 2.9 milyon Euro olan bu programda İtalya ve Malta'nın 30 deniz mili açığına kadar sınır devriyesi yapılabilmektedir. Bu alan ise tekne facialarının yoğun olarak meydana geldiği bölgeden çok uzaktır.''
Reklam
Mare Nostrum
''İtalya, bu kurtarma programı için aylık 9 milyon Euro harcamaktaydı. Bu kurtarma programı ile Ekim 2013-Ekim 2014 tarihleri arasında 140 binden fazla göçmen kurtarılmıştır. İtalya AB'nin vaat ettiği katkıyı sağlamadığı gerekçesiyle Kasım 2014'te Mare Nostrum programını sonlandırarak, AB'nin Triton programını kullanmaya başlamıştır. Triton'un yetersiz kapasitesi nedeniyle açık denizlerde yüzlerce mülteci hayatını kaybetmiştir. Nisan 2015'te Akdeniz'de Titanik'ten sonra tarihin en büyük deniz kazası yaşanmıştır. İçinde yaklaşık 800 kişinin bulunduğu, İtalya'ya ulaşmak üzere Libya'dan çıkan tekne batmış ve sadece 28 kişi kurtarılabilmiştir. Türkiye- AB geri kabul anlaşmasının Mart 2016'dan itibaren yürürlüğe girmesiyle Orta Akdeniz yolu (Libya-İtalya) yeniden birinci rota olmuş ve büyük göçmen faciaları gündeme gelmiştir.''
Akdeniz Yolundaki Kurtarma Çalışmalarına Olan Tutum
''Libya başta olmak üzere Kuzey Afrika ülkelerinden Akdeniz yoluyla Avrupa'ya ulaşmaya çalışan düzensiz göçmenler ile ilgili olarak AB'nin yaklaşımı, göçmenlerin kurtarılmasından ziyade, sınırların korunmasına odaklanmış durumdadır. İngiltere, Avrupa'ya daha fazla göçmenin bu tehlikeli yolculuğa özendireceği gerekçesiyle arama kurtarma operasyonlarına katkıda bulunmayı reddetmektedir. AB, arama kurtarma faaliyetlerine 'kaçak göçmenleri cesaretlendirir' kaygısıyla yatırım yapmazken, BMMYK, arama kurtarma çalışmalarının yetersiz olmasının her yıl binlerce göçmenin boğulmasına neden olduğunu ifade etmektedir''
Futbol Köleliği
''İnsan kaçakçılığının bir başka boyutu da futbol sektöründe kendini göstermektedir. Nijerya, Senegal, Kamerun, Fildişi Sahilleri, Mali, Gine gibi ülkelerde profesyonel liglerde oymayan ve bir Avrupa ülkesine transfer olma hayali kuran futbolcular menejerler veya insan ticareti yapanlar tarafından kandırılarak, Türkiye gibi ülkelere getirilmektedir. Türkiye'de 1. veya 2. Ligi'ne transfer vaadiyle kandırılarak getirilen Afrikalı futbolcular, 'Federasyona para vereceğiz' diyen sahte menejerlere ellerindeki tüm paralan kaptırmakta ve İstanbul'da çaresiz bırakılmaktadır. Bazı futbolculara amatör ligdeki takımlar tarafından ücretsiz oynamaları teklif edilmektedir. Bu durum emek sömürüsü içinde değerlendirilebilecek yeni bir sektör olarak 'futbol köleliği' olarak adlandırılabilir.''
''Hem mülteci üreten hem de mültecileri kabul eden ülkeler tamamına yakını Müslüman ve gelişmekte olan (veya gelişmemiş) ülkelerdir. Göçmenler dünyanın gelişmiş ülkelerinde yaşarken, mülteciler ise gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır.''
Reklam
61'de Almanya'ya Göç
''1961'de yapılan anlaşmanın ardından Türkiye'den Almanya'ya resmen başlayan işgücü göçünde bir işçi için süreç şu şekilde işlemekteydi: Önce İş ve İşçi Bulma Kurumu'na müracaat edilmekte, ardından muayeneler ve diğer formaliteler yerine getirilmekte ve İstanbul'dan gelecek 'İşçi Davet Mektubu' beklenmekteydi. Daha soma işçiler İstanbul'daki Alman İrtibat Bürosu'na gidip kendini takdim etmekteydi. Bu aşamaların geçilmesinden sonra işçilerin Almanya'ya gitmesine karar verilmekte ve kendilerine bir çalışma mukavelesi imzalatılmaktaydı. Bu prosedürlerin tamamlanmasının ardından işçiler Sirkeci'den trenle, bir kumanya paketi ve içinde iki litre su olan ibrikle Münih'e ve buradan da Almanya'da çalışacakları kente gönderilmekteydi. Ardından 'heim' denilen 'işçi yurtları'na yerleştirilen 'göçmen işçi adayı' birkaç gün içinde iş başı yapmaktaydı.''
Kapitalist Batı Ülkelerinin İnsan Hareketliliğine Olan Tutumu
''Kapitalist Batı ülkeleri bilgi, sermaye ve malların bütün dünyada serbest dolaşımım savunurlarken, insan hareketliliği ve işgücünün serbest dolaşımı konusunda ise bu kadar liberal tutum takınmamaktadır. Hatta işgücünün serbest dolaşımı önündeki en yüksek duvarları ve en güçlü bariyerleri kapitalist batı devletleri kurmaktadır. AB ülkelerinin, AB'ye üyelik tarihleri ne kadar eski ise, dışarıdan gelecek göçlere karşı o derece olumsuz bir tutum takınmaktadır. Topçuoğlu bu durumun Bauman'ın 'hiyerarşik küreselleşme' tezini desteklediğini ifade eder (2012, s.509) Post-Marksistler ve liberal felsefeciler tarafından eleştirilen doğum yerine göre göçmenleri kategorize eden ve dışlayan politikalar, Bauman tarafından 'küreselleşme içinde bazı ulusların vatandaşları diledikleri gibi hareket edebilirken, diğerlerinin hareketleri yasaların dışına itilmektedir' biçiminde özetlenmektedir.''
Marx'ın göç olgusunu değerlendirmesi: "Toprağa bağlı köylüler aniden, acımasızca ve zorla işgücü piyasasına itilerek korumasız bir biçimde proleterleştiriliyorlardı."
236 syf.
9/10 puan verdi
Göç Sosyolojisi - Yusuf Adıgüzel
Bu kitap, göç kavramının temel kavramlarını, ulusal ve uluslararası kurumlarını, kuramlarını, tarihini, ve Türkiye'nin göçlerle ilişkisini açıklayan bir kitap. Puan olarak, 9/10 veriyorum. Göç olgusunu sistematik bir şekilde inceleyen, hacimce minik olan güzel bir kitap. Yazarı ise bir akademisyen. Herhangi bir sosyal bilim dalında okuyan herkesin kesinlikle okumasını tavsiye ederim.
Göç Sosyolojisi
Göç SosyolojisiYusuf Adıgüzel · Nobel Akademik Yayıncılık · 201660 okunma
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.