Golyat'ın Ölümü

Mehmet Kemal Erdoğan

Golyat'ın Ölümü Gönderileri

Golyat'ın Ölümü kitaplarını, Golyat'ın Ölümü sözleri ve alıntılarını, Golyat'ın Ölümü yazarlarını, Golyat'ın Ölümü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Fen ile mana iç içe olmadıkça zafere yürümek mümkün değildir!"
Sayfa 101
NEFİS Davut şeytana bunları söyledikten sonra birdenbire karşısına cadaloz bir kadın hüviyetinde ve bir cadı keyfiyetinde nefis çıktı. O da başladı tıpkı evvelki gibi konuşmaya, aman vermeden söz taarruzuna: "Sen birlikte yaşadığımız adam. Seninle bir ömür geçirdim. Beni hiç mutlu etmedin. Asla hayatın zevklerini bana tattırmadın. Sırrına bir türlü vakıf olamadığım bir sürü ıvır zıvır işlerle beni meşgul edip susturmaya çalıştın. Ben dünyanın zevklerini istiyorum. Çok uzak ve hiçbir belirtisi görülmeyen mükafatlarla avunacak kadar ahmak değilim. Beni mutlu etmelisin. Seninle nikahlıyız. Bana dünya zevklerini tattırmalısın. Yoksa senden intikamımı alırım. Seni perişan, lezzetlerini vehim ve vesveselerle zir ü zeber ederim. Kazanımda kaynattığım büyü sularını dökerim her anına. Senin karşına yedi başlı ejderhalar çıkarırım. Bir lokma gibi seni yuttururum onlara. Kükürtlü dumanımı salarım mağaramdan bütün hayatına. Bütün 'davam' dediğin ve tohumlarına gözyaşı gönderip, ızdırap toprağında yeşerttiğin çiçekleri zehirlerim, soldururum. Bana boyun eğmezsen ve beni memnun etmezsen seni en zayıf zamanlarında yakalayıp, şeytanla işbirliği yaparak bir yaprak gibi sarartır, kuruturum. Sonbahar rüzgârı vurmuş ağaç dalları gibi kadit bırakırım. Baharı uğratmam gönül ülkene. Uğrayan ümit ve aşk çiçeklerini de fanilik kezzabı dökerek çürütürüm.."
Sayfa 80
Reklam
Ecel beni bir aslan gibi kovaladıkça, önümde kabir ejderi bir leviathan gibi beni bekledikçe ve bir lokma gibi yutmak için iştahlı bir şekilde intizar ettikçe, sağımda ki mezaristan ve yokluk çukurları bakıp her gördüğümde beni elem deryasına saldıkça ve içime en korkunç azapları verdik- çe, solumdaki kaos ve yokluk uçurumları beni bir mengenede sıktıkça, başım üstünde hayatın öfke ve şiddet şimşekleri daimi çaktıkça, varlıkların korku veren çehreleri beni buna- lim girdabına çektikçe, ölümden bin beter acıları bana tattır- dıkça ben nasıl rahatlıkla zevk ederim ve huzur içinde lezzet yudumlarım. Bunları yok edebilirsen et. Beni sahil-i selamete çekebilirsen çek. Sonra bana deki 'Gel zevk edelim ve ha- yatın lezzetlerini damla damla içelim. Çağlayanlar gibi içimize boşaltalım. Yoksa ey içimdeki ses, ey menhus yaratık, ey iblis! Beni yalnız bırak. Ben elemlerimle hüzünlerimle, bir genç heykeli yapmanın verdiği ızdıraplarla onun acılarıy- la çok mutluyum. Hayatım senin çağırdığın 'bir tane yedirip ardından on tokat vuran' iklimindekinden daha füsunkar ve daha lezzetli geçiyor. Beni davet ettiğin yer ve yön bir çımaz sokaktır ve sen, beni aldatmaya çalışan menhus şeytansın.
Sayfa 78
Gözlere sunulan karanlık bir tablodan başka bir şey değil. Gözler; o rengarenk ışık cümbüşüne hasret gözler, bu kara dumanın ördüğü tablodan aldığı görüntüleri kalbe gönderdiğinde korkunç bir ürperme geçiriyor gönül, ruh... Bir zaman tüneli midir bu, nedir? Bir zaman dehlizi mi, bir hayat labirenti mi, bir ömür çukuru mudur bu? İnsan çevresine baktığında medet beklediği, yardım intizar ettiği yönlerden elem cürufu akmakta ve kalbi hüzün ve keder okyanusunda boğmakta... Bir girdap mıdır bu hâl, nedir? Bir vakumda yutulmak mıdır bu feci durum?
Sayfa 20
Hani "inadın gözü meleği şeytan görür" diye bir söz vardı.
Sayfa 18
Çünkü insanoğlu bir kez haset damarı kabarırsa neler yapmazdı neler.
Sayfa 18
Reklam
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.