Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Görüntünün Müziği Müziğin Görüntüsü

Cem Pekman

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
[…] egemen ideoloji yalnızca neyin “normal” olduğunu belirlemekle kalmayıp aynı zamanda “sapkın” olanı da normalleştirme gücüne sahiptir.
Müziğin olmaması gereken yerde kullanımına başka bir örnek de, Federico Fellini’nin Satyricon (1969) filmindeki zengin Romalının evindeki şölen ayrımındadır. Şölende bir ara bir tiyatro topluluğu bir oyun oynamaya başlar. Oyun Latince olduğu için çoğu kimse sözleri anlamayacaktır. Ama birden “ağaçlarımız var yaprak içinde” diye bir ses duyarak irkiliriz -daha önce elektronik düzenekle bozulmuş klarnet sesinin farkına varmamışsak elbette- İlhan Mimaroğlu’nun, Orhan Veli’nin şiirini kullandığı bir prelüdüdür bu müzik. Türkçe bilenlerle bilmeyenlerin müziği farklı algılayacaklarını kabul etmekle birlikte bu müzik filme doğal olmayan, tuhaf, büyülü bir hava vermektedir.
Reklam
Televizyonu, metalaşmış müziğin ve müzikle birlikle yıldızların ve diğer bağlantılı metaların pazarlandığı bir üst metin olarak düşünmek mümkündür.
Televizyon ekranında görülen gerçekliğe eklenen müzik, hem görüntünün metin olarak üretilme sürecinde yönetmenin duruşunu belirlemekte, hem de izleyicinin zaten dolayımlı olarak ekrana ulaşan gerçekliği algılamasına bir müdahalede daha bulunmaktadır. Felaket görüntülerinde çekim açıları, ölçekler ve ritm, gerçekliğin dolayımsız bir biçimde ekranlara aktarıldığı yanılsamasını yaratırken, bu görüntülere eşlik eden müzik gerçekliğin öznelleştirilme ve estetize edilme sürecinde başrolü oynamaktadır.
Naim Dilmener, Kral TV deneyiminin, müziğin önüne iki ağır fatura çıkardığına işaret etmektedir. Bunlardan birisi, görselliğin artık tamamen müziğin önüne geçmesidir. “Artık ‘ses’ olmadan şarkıcı olunabilecek ama ‘gençlik-güzellik’ olmadan asla kapılardan içeri girilemeyecektir”. Dilmener, Türkiye’nin ilk müzik televizyonunun yol açtığı ikinci ağır sonuç olarak ise, müzik endüstrisinin “klip tuzağı”na düşmesini göstermektedir. Süreç içerisinde, klip yayınları bir tarifeye bağlanmış, bedelini ödemeyenin klibi televizyonlarda yayınlanmamıştır. Klip yayınını promosyon yolu olarak gören müzik endüstrisi için, tüm prodüksiyon maliyetlerine yakın seviyelerde maliyetlerle klip çekimlerinin yapıldığı bu dönem, endüstrinin gelişiminde yeni ve alışılmadık bir aşamadır (Dilmener 2003:361-362).
1950 kuşağının genç yönetmenleri Türk sinemasına giden yolun taşlarını nasıl döşediyse, Nedim Otyam ve Yalçın Tura da özgün Türk filmi müziğine giden yolu açmışlardır. Bu iki müzik adamıyla beraber Türk sinemasında müzik için ikinci bir kulvar açılmış, giderek arabesk furyasına bağlanacak olan şarkı­lı/müzikal film, şarkılı melodram ve şarkıcı filmlerinden oluşan birinci kulvarın (buna müzik için film kulvarı da diyebiliriz) yanına özgün film müziklerinden oluşan ikincisi (film için müzik kulvarı) yerleşmiştir.
Reklam
Klasik sinema, “hem özneyi Baudry’nin annenin memesine benzettiği perdeyle kaynaştırarak, hem de izleyicinin kendini algılamasıyla filmi algılamasını aynı kılarak “suture"* sürecini güçlendirmek üzere müziğin izleyicinin ruhsal deneyimiyle ilişkisini iyice sömürmüştür." (Smith 1996: 234). Demek müzik filmdeki "yokluğun”, “eksikliğin” farkına varmamızı engelleyip bizi annemizle bütünleştiğimizi sandığımız, kendimizi bolluk içinde sandığımız imgesel döneme -geçici de olsa- geri döndürmektedir. Böylece filmler yoluyla öznenin kurulmasına, “izleyicinin diegesis** tarafından yutulmaya gösterdiği direnci ortadan kaldırmaya” (Smith 1996: 233) büyük ölçüde yardım etmektedir. * Psikanalitik bir terim olan suture, bu kuramı film incelemelerine uyarlayan yazarlar tarafından, özne konumlarını incelemek için kullanılmıştır. Suture, psikanalitik kuramın en önemli kavramlarından biri olan yokluk ile ilintilidir. Suture en basit anlatımıyla, seyircinin kamera aracılığıyla baktığını unutup perdedeki karakterlere kendi bakışıyla baktığı yanılsamasına kapılmasıdır. ** Diegesis, filmin bütün öyküsüne ve filmin gerçekliğine verilen addır. Bu öykü, perdede gösterilmeyenleri de içerir; çalışmayı yaratan ve gösterilmeyen olaylar, hakkında konuşulan kişiler ya da başka yerlerde meydana gelen olaylar diegesis’in parçasıdır.
Sayfa 15 - Müziğin İşlevleriKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.