Gott fährt Fahrrad

Maarten 't Hart

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
çok hoş...
Hayır, bir ölüm korkusu değildi kesinlikle, fakat hayatımda önemli olan şeyleri yine sayıp dökmeme sebep olan bir şoktu. Tuhaf, o kadar şey yaşanmıştı (hayatımda), o kadar harika müzik dinlemiştim, o kadar çok kitap okumuştum, ama bunların hiçbir anlamı yoktu hakikaten anlamlı olanın yanında görünüşe göre, ki o da, masmavi bir gökyüzünde çok yukarlarda yelken açmış beyaz bulutlar, ve nehirin üzerinde alçak şekilde duran güneş, dönen tekerleklerin vızıltısı ve arkamdaki babamın sesinden oluşuyordu, bense o esnada babamın benim için özel olarak bisikletin demirine taktiği tahtanın üzerinde oturuyordum. Bunu (o anı) herseyden daha çok özel kılan neydi söyleyemem, belki hareketti, belki yaz akşamının kokusu, belki tamamen güvende hissetmenin verdiği mutluluk hissi, çünkü babam beni devasa vücuduyla koruyordu, belki bisikleti benim yönlendirdiğim ilüzyonu, çünkü direksiyondan tutunmama izin vermişti babam, ama kesinlikle sesi "Ah babacığım, ah babacığım, yine eve gelecekmisin." diye bağırarak şarkı söylerken. Farzedelim ki hakikaten Cennet var. Tanrı, diye sorardım, oraya geldiğimde, tekrar ve (bu sefer) ebedi olmak üzere babamın önünde bisiklete binip gölün orada bisiklet sürebilir miyiz?
Ayrıca: Neden bir oğlum olsun isteyeyim? Aciz bir şekilde karşı karşıya kaldığımız, arzuladığımız için elde etmediğimiz, insanın daha çok başına gelen bu hayata neden birisini getirip bırakayım?
Reklam
Neden bu kadar acıtıyor, güzel olmasalar bile, çocukluğumuzun evleri ve meydanları (zamanla) kaybolduğunda?
Sayfa 103Kitabı okudu
Beklemekten yorulmuştum, her gün annem arayacak ve şunu duyacağım sanıyordum: Baban birden yine fenalaştı, ama bu vuku bulmuyordu hiç. Babam gitgide daha sağlıklı, daha canlı oluyordu. Ama birşey olmadığı müddetçe ben sırrımla yapayalnız dolaşmak zorundaydım, sanki yanımda taşıdığım ruhumda bir tümör gibi, ve ne kadar kulağa tuhaf gelse de kurtulmak istediğim, hatta bu, babamda tümörün belirtilerinin yine başlaması anlamına gelse de. Gitgide daha gençleşmesiydi tam da, herşeyi daha zor yapan.
Sayfa 138Kitabı okudu
Bana baktı, öne doğru eğildi ve elleriyle yüzünü kapattı. Ağlıyordu. "Hepsi benim suçum" diyerek hıçkırdı, "seni ben böyle yaptım, çünkü sen çocukken seni korkunç derecede çok dövdüm ve tekmeledim. Eve gelirdim, Bayan Poot ile berbat kötü bir gün geçirmiş olurdum yine, o canavarla, sonra seni dövdüm, sonra seni dövdüm, sonra seni tüm odada kovaladım. O zamanlar senin tüm cesaretini ve karakterini tekmeleyerek dışarı çıkardım.
Sayfa 123Kitabı okudu
Babasının yaptığı kafiyeli sofra duasından sonra...
Düşündüm ki: Acaba nasıldır Tanrı için bu şekilde kafiyeli hitap edilmek? Acaba anlar mı şiir sanatından, acaba birşey bilir mi ne demektir birisi için konunun ölüm olması? Hayır, diye düşündüm, bunlardan birşey anlayamaz, çünkü ölüme dair birşey bilmiyor. O hiç ölmedi ve ölmeyecek, hepsini vekaleten oğluna yükledi, kendisi ateş hattından uzak durdu. Vekaleten acı çekmek, aynen, mesihin vekaleten acı çekişi, ama o bize değil babasına vekalet etti. Hayır, Tanrı, diye düşündüm, sen siirden birşey anlamazsın.
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
Bahçe yolunda çalıdan bir adam ve kadın çıkar elbiselerini yukarı çekerek
... "Unutma, eğer bir şey söylersen, seni öldürürüm." Beni bıraktı, ve o sırada kadın yanımda belirdi. Hayretle kızarmış yanaklarına baktım, yüzünde yorgun ve hüzünlü ama aynı zamanda neşeli bir şey vardı. Bana doğru eğildi ve bana gülümsedi. "İyi günler, kimseye anlatmayacaksın, öyle değil mi?" "Hayır, hanımefendi" diyorum. "O halde büyük bir oğlansın. Bir şeker ister misin?" "Hayır." "Neden?" "Ben şeker sevmem." "Sen şeker sevmez misin? O halde elma?" "Hayır." "Neden?" "O adamı s..çtırır der babam." Keyifle güldü, ve yüzünde, kızarmış yanaklarının üstünde beni çok mutlu eden bir sey vardı. O kadar güzel bir kadın ki, o güne kadar hiç öyle güzelini görmemiştim, yüzü güzel olduğundan değil, yanakları sanki yanıyorlar gibi kızarmış olduğundan."
Sayfa 252Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.