"Hayat, kazanamayacağımız bir savaştır. Asıl soru şu; barış içinde mi ölmek istiyoruz, yoksa son nefesimize kadar savaşmak mı? Ben savaşmayı seçiyorum."
"Unutma, hiçbir kafes seni uzun süre tutamaz. Bir çıkış yolu bul, Finley, ne şekilde olursa olsun. Özgür olmayı hak ediyorsun. Umarım seninle bir sonraki hayatta, aramızda bu kadar çok engel olmadığında yine karşılaşırız.."
"Hayat, kazanamayacağımız bir savaştır. Asıl soru şu; barış içinde mi ölmek istiyoruz, yoksa son nefesimize kadar savaşmak mı? Ben savaşmayı seçiyorum."
“Elbette,” dedim. “Hayatımı ailem için feda ettiğimi düşünüyordum zaten. Bunu krallık için yapmak bir onur olurdu.”
“Bu kadar kolay, ha?”
“Evet. Yani, beni yanlış anlama. Ödüm kopardı ve dün gece yaptığım gibi kaçmaya çalışırdım ama eninde sonunda yapardım. Tabi ki yapardım. Kim olsa yapardı.”
Sesi alaycıydı. “Herkes değil. Bazı insanlar senin iddia ettiğin kadar onurlu ha da özverili değildir.”
..
“Böyle iddialarda bulunurken daha dikkatli olmalısın prenses. Kimin hakkında konuştuğunu bilmiyorsun. Ölümden daha köyü kaderler de vardır.”