Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülme Gönderileri

Gülme kitaplarını, Gülme sözleri ve alıntılarını, Gülme yazarlarını, Gülme yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ve sadece dışımızdaki nesneler de değil; kendi ruh hallerimiz bile, özgün yaşantı boyutlarıyla, şahsi ve mahrem olan taraflarıyla, bizden gizlenirler. Sevgi veya nefret duyduğumuzda, neşeli veya hüzünlü hissettiğimizde, bunları sadece ve sadece bize ait kılan sayısız küçük kaçak ayrıntılar ve bin türlü derin yankılanışla bilincimize ulaştıran sahiden duygunun kendisi midir? Öyle olsa hepimiz romancı, şair, müzisyen olur çıkardık. Oysa çoğu zaman, ruh hallerimizi sadece dışa yansıdıklarında idrak ediyoruz. Hislerimizin sadece gayrişahsi boyutunu, dilin ilk ve tek kalemde tespit edebildiği boyutunu kavrıyoruz çünkü benzer koşullarda, herkes için, aşağı yukarı aynı olan bu boyuttur.
Bakıyorum ve gördüğümü sanıyorum, dinliyorum ve işittiğimi sanıyorum, kendimi inceliyor ve kalbimin ta derinlerine nüfuz ettiğimi sanıyorum. Fakat dış dünyada işittiğim, gördüğüm şeyler sadece tutacağım yolu aydınlatmak amacıyla duyularım tarafından seçilmiş olanlardın Kendimle ilgili bildiğim, yüzeye çıkanlar, eylemlerime ilişkin olanlardır. Duyularım ve bilincim demek ki bana sadece gerçekliğin pratik bir sadeleştirmesini sunuyorlar. Bana eşyayla ve kendimle ilgili sağladıkları tasavvurlar arasında işime yaramayan farklar siliniyor, işime yarayan benzerlikler vurgulanıyor, eylemimle gireceğim yollar benim için önceden çizilmiş oluyor.
Reklam
Bizimle doğa arasında, ne ben, düzeltiyorum, bizimle yine kendi bilincimiz arasında bir perde, insanların çoğu için kalın, şairler ve sanatçılar için ince, neredeyse şeffaf olan bir perde gerilidir. Hangi peri dokumuştur o perdeyi acaba? Garezinden mi dostluğundan mı dokumuştur? Ama yaşamak lazımdır ve hayat eşyayı ihtiyaçlarımızla ilintisi çerçevesinde anlamayı gerektirir. Yaşamak davranmaktır. Yaşamak, uygun tepkilerle cevap vermemize yarayan izlenimleri kabul etmektir, geri kalan izlenimler sönükleşmeli ya da bize ancak bulanık biçimde gelmelidir.
Esprili insan, fikirlerim tarafsız semboller gibi kullanmak bir yana, onları görür, işitir de ve asıl önemlisi, kişiler gibi birbirleriyle diyaloğa sokar. Fikrilerini sahneye koyar ve ayrıca kendisi de bir parça o sahnededir. Esprili bir halk, tiyatro tutkunu bir halktır aynı zamanda. Esprili insanda bir şairden izler vardır, tıpkı iyi okuyanlarda amatör bir oyuncunun bulunması gibi.
Hayat bize zamanda bir gelişme, mekânda bir karmaşıklaşma olarak takdim eder kendini. Zaman içinde düşünüldüğünde hayat durmadan yaşlanan bir varlığın sürekli gelişimidir: Hayat asla geriye dönmez, kendini asla tekrar etmez. Mekânda düşünüldüğünde ise birlikte var olan öğeleri gözler önüne serer; bu öğeler birbirlerine o kadar sıkı sıkıya bağlı, o kadar birbirleri için yapılmışlardır ki hiçbiri aynı anda iki farklı organizmaya ait olamaz: Yaşayan her varlık dışa kapalı bir olaylar sistemidir ve bu sistemin, diğer sistemlere karışması mümkün değildir. Sürekli bir hal değişikliği, olayların geri döndürülemezliği, kendi içine kapalı bir serinin mükemmel bireyliği: Canlıyı basit bir makineden farklılaştıran işte bu dışsal nitelikleridir (ki bunların gerçekten mi yoksa görünüşte mi var oldukları önemli değildir).
Bir fikir; konuşmanın başından sonuna kadar büyüyen, filizlenen, çiçek açan, olgunlaşan bir şeydir. Hiçbir zaman durmaz, kendini asla tekrar etmez. Her an değişmesi şarttır zira değişmeyi bırakmak, yaşamayı bırakmak demektir.
Reklam
Gülme, müşterek hayatın bazı gereklerine cevap vermelidir. Gülmenin toplumsal bir anlamı olmalıdır.
Dans edilen bir salonda müziğin sesine kulaklarımızı tıkamamız yeterlidir: Dans edenler bir anda gülünç görünürler. İnsanların davranışlarından kaçı bu tür bir sınamaya dayanabilir? Pek çok hareket, kendisine eşlik eden duygusal ahenkten koparıldığında bir anda ciddi olmaktan çıkıp gülünç hale gelmez mi? Dolayısıyla gülünç, etkisini tam olarak göstermek için kalbin bir anlığına da olsa hissizleşmesini gerektirir. Gülünç saf akla hitap eder.
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Şek-kil diyorum size baylar, şek-kil. Sabah kıyafeti içinde bir yargıca gülenler, cüppeli bir savcıyı görür görmez titrerler. Şek-kil, diyorum, şek-kil."
"Çünkü doğa çoğu zaman bencilliğin üstesinden gelebilir ama kendini beğenmişlik ancak düşünce yoluyla alt edilebilir."
Sayfa 110
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.