Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hadis Oksidentalizmi ve Fuat Sezgin

Ali Karakaş

Hadis Oksidentalizmi ve Fuat Sezgin Sözleri ve Alıntıları

Hadis Oksidentalizmi ve Fuat Sezgin sözleri ve alıntılarını, Hadis Oksidentalizmi ve Fuat Sezgin kitap alıntılarını, Hadis Oksidentalizmi ve Fuat Sezgin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Tek olan Allah'tan başka ilah yoktur; seçilmiş halk, seçilmiş ırk veya sınıf yoktur, bütün insanlar eşittir." Aliya İzzetbegoviç
Öğütler/Fuat Sezgin
"Zahit ve kanaatkar olun, dünya nimetlerine aşırı derecede kapılmayın. Sabr-ı cemil denilen, güzel sabra sahip olun. Her türlü söz, hareket ve davranışlarınızda, gerçek anlamda Allah korkusu ile hareket edin. Daha çok okuyun. Okurken, sakın aklınız başka şeylerde olmasın."
Reklam
Bazı rivayetlere göre ise, Asya, Asur dilinde "doğu ülkesi" demektir. Asya ve Avrupa kelimeleri, Babil şehrinin iki kısmını ifade eden "asu" (doğu) ve "ereb"(batı) sözlerinden türetilmiştir.
Fuat Sezgin
Kendisi hayatı boyunca, sadece üç randevusuna zamanında yetişemediğini ve daima bunun üzüntüsünü yaşadığını dile getirmektedir.
Sayfa 95
İslâm medeniyeti
"Benim mensubu olduğum bir ilim, kültür ve medeniyet dünyası var. Bizler, köksüz ve sahipsiz değiliz. Çok derinlere inen sağlam bir medeniyete beşiklik etmişiz. Fakat yüzyıllardır bu medeniyetin görmezden gelindiğini, hakkının yenildiğini, tahkir edilip bütün yaptıklarının da elinden alındığını ve ona zulmedildiğini gördüm. İslam medeniyetinin bu göz kamaştıran birikimini ve dünya bilimine yaptığı büyük katkıları, bunun farkında olmayan dünyaya tanıtmayı gaye İttihaz ettim..."
Fuat Sezgin
Ayrıca doğu araştırmalarında uzmanlaşmış kişi manasında "oryantalist" kelimesi ingilizce'de ilk defa 1779 yılında Edward pococke üzerine kaleme alınan makalede kullanıldı.
Reklam
Sezgin, Buhari'nin hadis rivayet tarihinde hadisleri büyük oranda isnatsız rivayet eden ilk kişi olduğunu anlatmıştır.
"İslâm âleminin, kendi öz değerlerine dört elle sarılarak tarihi birikiminden güç alması, büyük bir azimle üzerine çöken ölü toprağını silkelemesi ve bunun neticesinde geri kalmışlık psikolojisini ortadan kaldırması gerekir."
Mühim Tespit
Doğu insanı misafirperverdir, insani hassasiyetleri yüksektir, âlicenaptır, hatta bu özellikleri ile batılılardan ve Hristiyanlardan da daha yüksektir. Ancak diğer taraftan da onlar cahildirler, okumamaktadırlar, başlarındaki idarecileri ve bu idarecilerin icraatlarını sorgulayamamaktadırlar. Halkın cehalet içerisinde olması, yöneticilerin de faydasına olmuştur. Hatta halkın sırtından geçinen bu elit tabaka, saltanatlarını devam ettirebilmek için, Kur'an ve sünneti kullanmaktan çekinmemektedirler.
Daha önceleri İslâm bir ilim ve medeniyet kaynağı olarak görülüyordu. 18'inci yüzyıldan bu yana İslam, tembellik, acizlik ve bölünmüşlük içerisinde bulunan Müslümanların şahsında, pasif, edilgen ve silik bir din olarak algılanmaya başlandı.
Reklam
Sezgin, özet olarak batı medeniyetini, İslâm medeniyetinin çocuğu olarak tanımlamaktadır. O, bu çocuğu düşman olarak görmemenin, onu sevmenin, onun müspet yönlerini almanın gerektiğini ve onlara dayanarak yeni hamleler yapmanın icap ettiğini vurgulamaktadır.
İslam ve Bilim
Harold Wallace Rosenthal (Fransız bilim insanı) "Belki de, kapsamı hızla genişleyen çeviri faaliyetlerini temellendirmek için, Müslümanlara tıp, simya ve pozitif bilimlerle tanışmayı cazip gösteren ne pratik faydacılık, ne de felsefi-teolojik sorunlarla uğraşmalarına sebep olan teorik faydacılık olabilirdi. Muhammed'in dini, ta başlangıçtan itibaren bilimin rolünü dinin ve böylece bütün bir insan hayatının asıl itici gücü olarak öne sürmüştür. Eğer böyle olmasaydı, bilim İslam'da böylesine merkezi bir konuma yerleşmezdi. Yine bilim dini bir saygı görmüş olmasaydı, muhtemelen çeviri faaliyeti olduğundan daha az bilimsel ve daha az sürükleyici olurdu. Böylece tercüme faaliyetleri Müslümanlar arasında menfaatlerinin gerektiği kadar olurdu ve bilinenden farklı bir şekilde sınırlanmış olarak kalırdı."
Onun(Matthias Schramm) Sezgin'e öğrettiğine göre, Avrupalıların yirminci yüzyılda(20.) öğrenip kullandıkları navigasyonu, Müslümanlar on beşinci yüzyılda(15.) Hint Okyanusunda kullanmışlar ve bununla Doğu Afrika sahili ile Sumatra (Endonezya) arasındaki mesafeyi tespit etmişlerdir.
Sezgin'e göre, kaynak zikrederek ilim yapma geleneği tarihte belki de ilk defa İslâm medeniyetinde teşekkül etti. Bu geleneğin yerleşmesindeki en önemli sebep, hadis rivayetlerindeki hassasiyettir.
Sayfa 337