Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sadeleştirilmemiş Metinli ve Fihrist ve Lügatı Ek Cildiyle Birlikte

Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım)

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır

Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım) Gönderileri

Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım) kitaplarını, Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım) yazarlarını, Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
18:94 tefsirinden
Dilleri tuhaf, ifadeleri yetersizdi. Zülkarneyn'e her şeyden bir sebeb (vasıta) verilmemiş olsaydı bunlara söz anlatamayacak, onlar da dertlerini anlatamayacaklardı. Bununla beraber bunlar, şimdi anlaşılacağı üzere ehlini bulunca güç oluşturabilecek işe yarayacak bir kavimdi. Kur'ân bunun hangi kavim olduğunu açıkça anlatmamıştır. Fakat tefsir bilginleri, Türk kavmidir denilmiş olduğunu öteden beri nakletmişlerdir. O halde demek oluyor ki, Ye'cûc ve Me'cuc'e karşı yapılacak seddi Zülkarneyn, Türklerin kuvvet ve yardımıyla yapacaktır. Şöyle ki: O söz anlamaz veya anlatamaz gibi bulunan kavim, dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar. Yani işleri, yeryüzünü bozmaktır. Bu memleketi, harap ediyorlar, önlerine geleni tahrib ediyorlar. Bırakılırlarsa bütün yeryüzünü bozacaklardır.
18:65 tefsirinden
Olsa olsa çok hayırlı bazı salihlerden -ki sahih olduğunu Allah bilir rivayet edilen hikayelerin dış görünüşlerini gözetme ve Muhyiddîn-i Arabî gibi Hızır'ın yaşadığını söyleyen bazı tasavvuf ulularına iyi fikir besleme meselesi kalır ki, bu da bir delil meydana getirmez. Eğer yalnız söyleyen kimsenin değerinin yüceliğinden ve onun hakkındaki iyi kanaatten dolayı, o gibi sözlere değer verip de kabul edersen kıyamete kadar Hızır'ın yaşadığına inanabilirsin. Eğer Hz. Ali'nin "söyleyene bakma, söylediğine bak" dediği gibi söyleyen kimsenin onurunun yüceliğine aldanmayıp da sözü, delilin bulunması ve bulunmamasına göre kabul veya reddedeceksen iki tarafın delillerini, faydasına ve zararına olan delilleri öğrendikten sonra, vicdanından fetva sor, vereceği fetva ile amel et. Sakın birtakımlarının yaptığı gibi, bir konuda tasavvufçulara uymayanı hemen doğru yoldan sapıtmaya kalkışma. Çünkü İslâm hukukuna göre veya akla göre bir delilin, red edemeyeceği konularda ehlinden işitilen bir söze inanmamak bir mahrumiyet olabilirse de şer'î veya aklî delilin reddettiği bir dava tasavvufçularca da kabul edilmez.
Reklam
17:85 tefsirinden
Demek ki bir ruh tasarlanmasında aslolan şu üç duygudur: ben, emir, Rab. Ruh, işte eneye Rabbin özel bir etkisi ile tamlamasını ifade eden emirdir. Bu özel tamlama, bu emir olmayınca kimse kendini duymaz, herkes bu tamlama nisbetinin özelliğine göre kendisini duyar, kendiniduymayanda ruh olmaz. Kendini tanımayan, o izafet nisbetinden hissesine göre ruhu duyar; ruhu duyan, Rabbini duyar. Bundan dolayıdır ki, ruhu Rab zannedenler, Rabba ruh diyenler, üçlü ilâh inancına sapanlar olmuştur. Onun için cevabında bu yanlışlar da düzeltilerek anlatılmıştır ki ne ben, ne de ruh, rab değildir, Ruh, enenin Rabbinin emrindendir.
17:60 tefsirinden
Ebu Cehil demiş ki: " Muhammed sizi öyle bir ateşle korkutuyor ki, taşları yakarmış. Sonra da diyor ki o ateşte ağaç biter!" İbnü'z-Ziba'ra da: "Biz zakkum diye ancak hurma ile kaymağı tanırız" demiş. Bunun üzerine Ebu Cehil cariyesine emredip hurma ve kaymak hazırlatmış ve arkadaşlarına: "haydi zakkumlanın!" demiş ve bunun üzerine zakkuma aşık olup İslâmiyet'ten çıkanlar olmuştu. Bu beyinsizler, deve kuşunun köz ve kızgın demir yuttuğunu ve yeşil ağaçta ateş gizlendiğini gördükleri halde, bunları yapan Allah'ın kudretinin ateşin kökünden cehennemin dibinden çıkaracağı ağacı inkâr etmek ve küçümsemekle ne kötü aldanmışlardı.
17:1 tefsirinden
Bu şekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret değil, Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmuştur. Gerçekten Necm Sûresi'nin inişi daha önce olduğuna göre, Peygamber hakkında; "Andolsun, O, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü" (Necm, 53/18) anlamı daha önce gerçekleşmiştir. Ve o, kendisi Allah'ın âyetlerinden en büyük bir âyettir. Ve İsrâ'nın hikmeti de ona göstermeden çok, onu göstermeye daha uygundur.
Nisa suresi
165. Peygamberleri müjdeciler ve azab habercileri olarak gönderdik ki peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah mutlak üstündür, yegane hikmet sahibidir. 166. Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik ederler. Bununla beraber Allah'ın şahitliği de kâfidir.
Sayfa 135 - Azim
Reklam
Nisa suresi
148. Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylemesini sevmez. Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.
Sayfa 121 - Azim
Nisa suresi
135. Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana, babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa yalnız Allah için şahitlik eden kimselerden olunuz. Zira zengin de olsa fakir de olsa Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Sayfa 112 - Azim
İyi bilmeli ki gün bugün, fakat bu saat değildir. Bugün tatlı görünenler yarın acı, bugün acı gelenler yarın tatlı olabilir. Zaman denilen bir şey vardır, şimdiki zamanı gelecek takip eder. Gecelerin gündüzleri gündüzleri geceleri gelir. ... O bütün duyulanları tamamiyle işitir ve her şeyi tamamiyle bilir. O’ndan gizli kalacak ne bir söz vardır, ne de bir fiil. Şu halde öfkeden önce, rahmeti kendine yazmış ve bundan dolayı rahmeti, öfkesini geçmiş olan Allah’tan başlangıç olarak öfke, gazap gelmiyor diye, sonuç olarak da gelmez, nefislerin kötü kullanılmasından hiç sorumluluğu olmaz sanıp da nefislere zarar vermemeli, ahirete inanmalı ve o gün için çalışmalıdır.
Sayfa 435 - 3. CiltKitabı okuyor
Nisa suresi
116. Şüphesiz Allah kendine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında dilediğini bağışlar. Allah'a ortak koşan, muhakkak ki, derin bir sapıklığa düşmüştür.
Sayfa 82 - Azim
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.